Lütfen bekleyin..

FLAŞ HABER


“SAHA KENARI, İÇİNDEN ÇOK DAHA ZORMUŞ”

09 Mart 2021, 16:11 - Okunma: 10938

Merhaba saygıdeğer okurlarımız, gerçekleştireceğimiz Tele-Röportajlarımız ile ülke futbolumuzda söz sahibi olmuş ve saygın bir yer edinmiş olan birbirinden değerli spor adamlarımızı sizlere konuk etmeye devam ediyor olmanın sevincini ve gururunu yaşıyoruz.

Bu kez sizleri Galatasaray'ın ve milli takımımızın efsane futbolcusu Ergün Penpe ile buluşturuyoruz.

Ülke futbolumuzun yıldız isimlerinden biri olan Ergün Penpe, Kilimlispor'da 50, Gençlerbirliği'nde 58, Galatasaray'da 404 ve Gaziantepspor'da da 20 olmak üzere toplamda 532 maça çıkıp, bu maçlarda da bir sol bek olmasına rağmen toplamda, 21 gol atarken, bu maçlarda ise sadece 1 kırmızı ve 16’da sarı kart görerek futbolumuzun beyefendisi lakabını en çok hakettiğinin adeta göstergesi oluyordu. Milli takımımızın Dünya 3. olmasında, Galatasaray'ın UEFA Avrupa Kupasını kazanmasında en önemli rolü oynamış olan, kilit isimlerinden biri olan, müthiş kariyeri ve kişiliğiyle, taraflı tarafsız her kesimin taktirini kazanmış olan Ergün Penbe hocamız ile sizleri baş başa bırakıyorum.

* Aslına böylesi bir soruyu sormak size biraz haksızlık olacaktır kuşkusuz, fakat özellikle yeni nesilin sizi yakından tanıması için Ergün Penpe kimdir diyerek sizi yakından tanıyalım?
- 17 Mayıs 1972 yılında Zonguldak'ın Kilimli ilçesinde doğmuş, ömrünü futbola adamış 3 çocuk babası. Uzun yıllar hem milli takımda hem de kulüpler bazında hizmet etmiş, etmeye devam eden biriyim.

* Futbola ne zaman ve hangi takımda başladınız?
- 1982 Yılında henüz 10 yaşındayken Kilimlispor'un alt yapısında futbola başladım ve orda her gün var olan yeteneklerimin üzerine bir şeyler katarak ilerledim.

* İlk futbol eğitiminizi kimlerden aldınız ve sizi ülke futbolumuza armağan eden teknik adamların başında kimler geliyor.
- Hem Kilimlispor'da, hem Gençlerbirliği'nde, hem de Galatasaray'da bir çok hoca ile çalıştım ama benim gönlümde alt yapılardaki hocalarımın yeri çok farklıdır. Çünkü benim yükselişimde ve buralara gelmemde en büyük pay sahibi onlardır. Özellikle Galatasaray'da Fatih Terim ile Mircea Lucescu ile çalışmak benim için bir ayrıcalıktı.

* Kilimli Belediyespor'dan Gençlerbirliği'ne transferiniz nasıl gelişti. Bize bundan söz eder misiniz?
- 3. Ligde oynarken 1991'in Aralık ayında Bartınspor ile yaptığımız maçta, Gençlerbirliği'nden Cem Onuk Hoca beni izlemek için gelmişti. Bende o maçta çok iyi oynamış ve iki de gol atmıştım. Maçtan sonra da benimle görüşüp, beni Gençlerbirliği'ne almak istediklerini söyledi. Biz daha sonra hocalarımız ve yöneticilerimiz ile birlikte bir görüşme gerçekleştirip transferim için anlaşma sağlayınca, 1992'nin yıl başında Gençlerbirliği ile sözleşme imzaladım.

* Gençlerbirliği'ndeki istikrarlı oyununuz sizi ardından Galatasaray'a taşıdı. Transferiniz nasıl gelişti ve ilk teklif aldığınızda neler hissettiniz? O an ki duygularınızı bizimle paylaşır mısınız.
- Galatasaray maceram gelince aslında o da benim için bir sürpriz oldu. Ben 94-95 sezonu içinde Gençlerbirliği ile mukavele imzalamıştım. Sondan bir maç öncesinde sakatlık geçirmiş ve eve dönmüştüm. Ben evdeyken Adnan Polat ve rahmetli İlhan Cavcav Başkanımla transferim için görüşüp anlaşma sağlamışlardı. Ardından Adnan Polat beni arayıp ‘Transferin için Başkanınla görüşüp anlaştık seninle bu transfer için görüşmek istiyoruz’ deyince, ben de sakat olduğumu söylemiştim. Kendisi de beni Ankara'daki doktor Mehmet Binnet'e yönlendirip tekrardan kontrol olmamı istemişti. Yapılan kontrollerinde sonuçlarım iyi çıkınca İstanbul'a gidip Galatasaray ile sözleşme imzaladım ve böylece Galatasaray maceram 1994 yılında başlamış oluyordu.

* Yakalanan olağanüstü başarılarınızda başta Teknik Direktörünüz Fatih Terim olmak üzere, siz futbolcular olarakta her biriniz Galatasaray tarihine geçtiniz. Elbette bu başarının bir de yönetim boyutları vardı. Ard arda yaşanan başarı dolu sezonlarda takımın başındaki Başkan ve yöneticiler neler söylemek istersiniz? Yönetim bu başarının tam olarak neresindeydi?
- Yönetim boyutu elbette çok önemliydi. 96'da Fatih hoca geldikten sonra sezon başından ortasına kadar sıkıntılı bir süreç yaşadık hatta Ali Sami Yen'de Fenerbahçe'ye 0-4 yenildiğimiz maçtan sonra Fatih Terim'in gönderilmesi gündemdeyi. Ama Faruk Süren ve yönetimi Fatih Terim'in arkasında durarak, devam etme kararı almalarının ard arda kazanılan şampiyonlukların, UEFA ve Süper Kupanın kazanılmasının kapılarını açtığını söyleyebiliriz.

* Arka arkaya zaferle biten sezonların ardından siz futbolcuları, teknik heyeti ve yönetimlerinizi konuştuk. Peki taraftarlar için neler söylemek istersiniz? Galatasaray takımı olarak, bu anlamdaki bütünlük ve dayanışmayı nasıl sağladınız? Taraftarların bu başarılardaki pay yüzdesi size göre yüzde kaçtır?
- Her zaman söylendiği gibi taraftar bizim 12. adamımız oldu. İyi ve kötü günde takımının yanında olan taraftarlar her zaman çok katkısı olmuştur. Ali Sami Yen'deki o atmosferi hiç unutamıyorum. Şu pandemi günlerinde de taraftarın önemi bir kez daha anlaşılmıştır umarım. Bana göre taraftar Türk futbolunun en önemli parçalarından biridir.

* Savunmanın solunda görev almış ve özellikle başta üst üste yakalanan şampiyonluklarda kalede Taffarel, Hayrettin Demirbaş, Stauce, Friedel, Mondragon, savunmada ise Capone, Bülent Korkmaz, Popescu, Van Gobbel, Mert Korkmaz, Filipescu, Vedat İnceefe, Hakan Ünsel, Emre Aşık, Fatih Akyel, Adama Sarr ve Sabri Sarıoğlu gibi yıldız isimlerle oynadınız. Bunların içinde kendinizi en iyi hissettiğiz savunma kurgusu kimlerden oluşturdu ve şu an öyle bir imkanınız olsa savunma hattına bu isimlerden kimleri alırdınız?
- Savunmada beni en çok rahat hissettiren takım arkadaşlarım Claudio Taffarel, Popescu, Fatih Akyel, Bülent Korkmaz, Capone ve Hakan Ünsal'dı.

* Birlikte oynadığınız takım arkadaşlarınızdan bizim için bir 11 oluşturur musunuz?
- Oynadığım dönemler boyunca çok kaliteli oyuncular ile birlikte görev aldım ama sizin için bir 11 belirlemek gerekirse: “Claudio Taffarel, Bülent Korkmaz Popescu, Hakan Ünsel, Ergün Penpe, Fatih Akyel, Okan Buruk, Ümit Davala, George Hagi, Suat Kaya ve Hakan Şükür.”

* Futbolculuk yaşantınızdan unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
- 50 Yıl aradan sonra katılmış olduğumuz Dünya Kupasında 3. olmamız çok büyük bir başarı ve aynı zamanda unutulmaz bir anıydı benim için.

* Sizi en çok üzen ve mutlu eden maçlar hangileriydi?
- Tabi ki en üzüldüğümüz maç Kadıköy'de Fenerbahçe'ye 6-0 yenildiğimiz maçtır. Beni en çok mutlu eden maç ise Arsenal gibi dev bir takımı yenip UEFA Kupası'nda kazandığımız maçtı.

* Bir çok derbi ve Avrupa maçında forma giydiniz. Hem Süper ligden hem de Avrupa maçlarından unutumadığınız maçlar hangileridir?
- Değer olarak en büyük ve en anlamı golüm Arsenal ile oynadığımız UEFA Avrupa Kupası Finalinde atmış olduğum ilk penaltıdaki golümdü. Ayrıca o gün doğum günüm olduğundan o golü kendime hediye etmiş oluyordum. Hem attığım gol hem de UEFA kupasını almıştık. Yine Ankaragücü maçında çalımlarla ceza sahası üstüne gidip, oradan plase ile attığım gol benim için özel ve unutulmazdır.

* Sahada sergilediğiniz eşsiz duruşunuz ile taraflı tarafsız herkesin efendi görüp sevdiği bir sporcu olarak profesyonel bazda yüzlerce maça çıkmış ve sadece bir kırmızı, 16'da sarı kart gördünüz. Peki bu kadar önemli maçlara çıkmış biri olarak, saha içinde nasıl bu kadar soğukkanlı dikkatli davranabildiniz?
- Bu kadar az kart görmem veya sadece bir kırmızı kart görmem, ki o da Trabzonspor maçında ikinci sarıdan görmüştüm. Tabi bu benim için büyük bir başarıdır. Tabi bu birazda kişinin yaradılışı ve kişiliği ile alakalı ve olaylara soğukkanlılığıyla bakması ile ilgili bir şey ve olaylara objektif bakabilmekle ilgilidir. Ne hakemle, ne de taraftarla, ne de rakip oyuncularla işim olurdu. Çünkü bunlarla uğraşmak size bir şey kazandırmazdı. Ben sadece işime odaklanırdım.

* Mustafa Kemal Atatürk'ün, "BEN SPORCUNUN ZEKİ ÇEVİK VE AYNI ZAMANDA AHLAKLISINI SEVERİM" deki dizelerine belki de en çok yaklaşan yaklaşan bir sporcu olarak hem takımınız için savaşıp, hem de bu örnek kimliğinizi nasıl yakalamayı başardınız?
- Tabi, Atatürk'ün söylediği çok önemli ve büyük bir söz. Ben Galatasaray'a imza atmadan önce Fatih hoca ile görüştüm. Bana şunları söyledi: "Hangi büyük camiaya ile anlaşırsan anlaş, oraya layık olmaya çalışmalısın. Konuşmanla, giyiminle, camiaya örnek olmaya çalış.” Fatih hocanın söylemiş olduğu bu sözleri kulağıma küpe oldu adeta. Ben de bunları başarabildiysem ne mutlu bana.

* Futbolseverlerin ve özellikle Galatasaraylıların jübilenizi beklediği bir anda, siz Gaziantepspor'a transfer oldunuz. Bu transfer süreci nasıl gelişti ve bize Gaziantepspor’daki günlerinizden söz eder misiniz?
- Aslında zorlu bir süreç orada bizi bekliyordu. Ekonomik sıkıntılar vardı, gittiğimde Mesut Bakkal hocam vardı. Sonrasında ise başka bir hoca geldi. O da bırakınca yerine Nurullah Sağlam geldi. Maddi sorunlar had safhaya ulaşmış, bizi idmana götürecek arabanın yakıtından tutun da tesiste çoğu zaman elektrikler dahi yoktu. Öyle bir süreçte orda bulunduk.

* Yıllarca görev aldığınız saha içinden, şimdi de teknik direktör olarak kenardasınız. Bize bu iki duygu arasında ki farklılıktan söz eder misiniz?
- Antrenörlük çok daha zor diye düşünüyorum. Düşünsenize futbolcusunuz kendinize güveniyorsunuz yeteneklerinize ve kendinize inanıyorsunuz ve sahaya çıktığınızda en iyisini yapabiliyorsunuz. Onun için futbolculuğun çok daha kolay olduğunu düşünüyorum. Teknik direktörlük tarafı çok daha zor, yöneticilik vasıfları ve liderlik vasıflarının da olması lazım. Kaos dönemlerini iyi yönetmeniz lazım. Özellikle ülkemizde hakikaten teknik direktörlük yapmak çok zor. Kulüplerin ekonomileri bel seviyede, inanılmaz sıkıntılar var. Türkiye'de bir teknik direktör olarak sadece futbolcu sorunları ile değil saha sorunları ile uğraşıyorsun. Saha dışında sorunları da çok fazla. Onun için ben çok daha futbolculuğun kolay olduğunu, teknik direktörlüğün daha zor olduğuna inanıyorum.

* Hacettepespor, Mersin İdmanyurdu, Kartalspor, Kayseri Erciyesspor, Giresunspor, İnegölspor ve hali hazırda Tarsus İdmanyurduspor'da teknik direktörlüğe devam ediyorsunuz. Şimdiye dek çalıştığınız takımlarda kendinizi en iyi hissettiğiniz kulüp hangileriydi?
- Tabi dediğiniz gibi bir çok kulüpte bulundum. Kayseri Erciyesspor'a bitime 10 maç kala gittim. İyi yapıp çokta rahat çalışma ortamını bulduğum bir kulüptü. Yine İnegölspor'da çok iyi işler yaptık. Bizim tek sıkıntımız genelde küme düşmemeye oynayan takımlarda görev almak oldu. Hiçbir zaman sezon başında ve istediğin transferlerin yapıldığı bir kulüpte çalışmak nasip olmadı. Şimdi de 1,5 yıldır bulunduğum Tarsus İdmanyurduspor'da inanılmaz sıkıntılar var. Burda da istediğim transferleri yapamadım. 1,5 Yıldır ekonomik olarak sıkıntılı zamanlar geçiriyoruz ama zor bizim işimiz ve inşallah yine de bunun üstesinden geleceğiz ekip olarak.

* Uzun yıllar emek verdiğiniz Galatasaray'dan teknik heyette yer almanız için herhangi bir teklif geldi mi? Teknik adam olarak ilerleyen zamanlarda Galatasaray'da çalışma arzu ve planlarınız var mı?
- Fatih Terim'den Galatasaray adına teklif geldi. U-15'in başına geçmem için teklif geldi ama benim zaten UEFA Pro lisansım vardı teklifini kabul etmedim. Çünkü daha üst seviyelerde çalışmak istiyordum. Kendi başıma da teknik direktörlük yapabildiğim için kendi tercihlerim doğrultusunda ilerledim. İleride Galatasaray'dan üst seviyede bir teklif gelirse kabul ederim. Çünkü ben orda 13 yıl boyunca başarıyla hizmet ettiğim bir camiada teknik direktörlük yapmak benim için gurur ve mutluluk verici olur.

* Son olarak Batman halkına ve okurlarımıza ne gibi mesajlar vermek istersiniz?
- Bizleri de unutmayıp yapmış olduğunuz röportaj teklifiniz için size ve gazeteniz Batman Medya ailesine teşekkür eder, bütün Batmanlılara selam ve sevgilerimi sunuyorum.

 

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
RÖPORTAJLAR Kategorisindeki Diğer Haberler
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 2. Lig Beyaz Grupta mücadele eden Batman P..
2. Ligin yeni ekibi Batman Petrolspor’un Teknik Direktörü Ahmet Yavuz, ilk ..
BATEX Tekstil firması sahibi ve aynı zamanda Batman Tekstil Sanayi İş Adaml..
Fernas’ın yetiştirdiği meyveler ve ürettiği meyve suları, dünya markası olm..
Merhabalar bu haftaki röportaj konuğumuz, Fenerbahçe ve Sarıyer'in unut..
Merhabalar değerli okurlarımız bu haftaki röportaj konuğumuz 1996-2013 yıll..
RSS
© 2024 - Batman Medya Gazetesi
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=