Dünya Kadınlar Gününün anlam ve önemini kavramak adına tarihçesine inmek gerektiğini belirten Başkan Arslan, “Günün tarihçesi 1857 yılına dayanıyor. Bu tarihte ABD’nin New York kentinde insanlık dışı koşullarda çok düşük ücretlerle çalışan tekstil fabrikasının kadın işçileri, büyük bir grev başlatmıştır. Kadınlar bu grev ile, Eşit işlem, çalışma koşullarının düzeltilmesi ve 16 saat olan çalışma süresinin 10 saate indirilmesi taleplerinde bulunmuştur. Esasen bakıldığı zaman bu taleplerin sadece insani talepler olduğu, pozitif ayrımcılık dahi içermediği görülmesine rağmen, bu emekçi kadınlar sert tepkiler ile karşı kaşıya kalmıştır. Öyle ki kimi kaynaklara göre, bu son derece insani, son derece masumane taleplerine karşılık olarak 129 kadın öldürülmüştür. 8 Mart’ın hikayesinden de anlaşılacağı üzere, kadınlar tarih boyunca sistematik olarak baskıya maruz kaldı. Bu baskı ne yazık ki her zaman hayatımızın her alanında oldu. Evde, işte, sosyal hayatımızda ve özel hayatımızda hem psikolojik hem de fiziksel şiddete maruz kaldık ve yazık ki kalmaya devam ediyoruz. Kadına şiddet vakaları ne yazık ki 21. Yüzyıla ve en temelinde insanlığa, insan olmaya hiç yakışmayacak şekilde ülkemizde artarak devam etmektedir. Ve biz şunun farkındayız ki, kadın cinayetleri artık sosyolojik bir problem olmanın yanında politik de bir kavramdır” diye konuştu.