Lütfen bekleyin..

FLAŞ HABER


"Spikerler, küçük yorumlarla oyunu okuyabilmeli"

23 Şubat 2021, 16:24 - Okunma: 11346

Tekrardan merhabalar kıymetli okurlarımız. Bu kez sizleri usta Spor Spikeri Akın Göksu ile buluşturmak istedik.

 TRT dışında maçların yayınlaması için televizyon kanallarının olmadığı ve hatta sadece TRT'yi bile izleme şansından mahrum olan televizyonsuz her eve girebilen bir radyo mutlaka olmuştur. Sporseverlerin maçları pür dikkat dinlediği ve bir çok maçın aynı saatte oynanması münasebetiyle maçların gidişatına ve özellikle gollerin geldiği stadyumlara birer birer bağlantılar kurularak gelişmeleri anında dinleyecilerine ulaştıran spikerler vardı. Hiç görmeden fakat seslerinden tanıyarak sevdik bizler bu spikerleri.
İşte değerli okurlarımız, yukarıda ifade etmeye çalıştığımız mecrada yıllarca görev almış, naif, sesi ve sakin anlatımıyla anlattığı maçlar ile hafızalarımıza kazınmış olan Akın Göksu bugünkü röportaj konuğumuz. Hangi takımın maçını anlatsa ‘kesin bu takımı tutuyordur’ havasını yaratıp, her maçı aynı ciddiyet, heyecan ve havayla anlatarak futbol dünyamıza büyük emekler vermiş olan böylesi bir değeri gazetemizde ağırlıyor olmanın gururu ile sizleri duayen spikerlerimizden Akın Göksu ile baş başa bırakıyorum.

* Akın Göksu kimdir?
- Aslen Sivaslı olsam da, babamın memuriyeti nedeniyle, 1944 Muş/Bulanık doğumlu. Evli ve iki çocuk babasıyım.

* Spikerliğe ne zaman başladınız ve öncesinde ne işle meşguldunuz?
- İstanbul Üniversitesi gazetecilik bölümü mezunuyum. 1972'de açılan spor spikerliği sınavını kazanarak mesleğe başladım.

* Spikerliğe başlangıcınız nasıl oldu ve bugünün tanınan, sevilen Akın Göksu'su olmanızda kimlerin emeği vardır?
- Mesleğe başlarken tekniki konularda bizlere yardımcı olan Müvahit Afir ve Faruk Talu gibi spor adamları bizlere yardımcı olurlardı ve ben bu vesileyle her iki büyüğümüde saygı ile anıyorum.

* Spikerlik mesleğine atılırken kendinize idol veya örnek olarak gördüğünüz isimler kimlerdi?
- Kemal Deniz ve Sulhi Garan gibi tecrübeli isimleri çok beğenir ve kendime örnek alırdım. Zira Sulhi Garan 1957 yılında İsviçre'de düzenlenen Uluslararası Futbol Federasyonu hakem kursuna katıldı ve dünya çapında açılacak tüm hakem kurslarına eğitimci olarak seçildi.

* Radyo da ilk anlattığınız maç hangisiydi ve o günkü duygu ve düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız, tam olarak neler hissettiniz.
- İlk maçım Fenerbahçe - Adana Demirspor maçıydı. Bu maçta duayen spor spikerlerinden Halit Kıvanç ile birlikte görev aldık. Bu ilk maçında hem heyecan hem de Halit Kıvanç ile mesleğe start vermiş olmanın sevincini vardı.

*  Maçları hızlı hızlı anlatan spikerlerin aksine, siz daha sakin ve naif bir ses ile anlatıyordunuz. İlk başlangıçta da bu tarzınız hakim miydi anlatımınızda yoksa zamanla gelişen bir şey miydi?
- Her türlü farklılığı zengin olarak görmemin yanı sıra, ülkemizin böyle seslere de ihtiyacı olduğunu düşündüm hep ve bu tamamen yapısal bir özellik olup, kesinlikle sonradan gelişen bir şey değildi.

* Radyo'da yıllarca maç anlattınız, bunların sayısını biliyor musunuz ve sizi en çok heyecanlandıran maçlar hangileriydi?
- Bütün maçları severek anlattım. Fakat derbi maçları daha da farklı olup, heyecanımızı ve şevkimizi daha da artırırdı.

* Hangi maçı anlattıysanız ve hangi takım gol atsa aynı coşku ile anlatıyordunuz. Bu elbette meslek icabı olan bir davranış olması gerekse de, bunu nasıl sağlıyordunuz?
- TRT devletin bir kurumudur. Bu nedenle tarafsız olmak gerekiyor. Tarafsız anlatım gerçeği ve anlayışı ile görev yapma kabiliyeti ve duygu kontrolüne zamanla anlaşıyorsunuz.

* Hangi takımı tutuyorsunuz ve tutmuş olduğunuz takımın maçını anlatırken zorluk çekiyor muydunuz ve o an ki duygularınızı bizimle paylaşır mısınız.
- Beşiktaş taraftarı olarak görev anlayışı içinde zorluk çekmiyordum ve duygularıma da yansıtmıyordum.

* Maç anlatımlarınızda ekibiniz ortalama kaç kişiden oluşuyordu ve birlikte görev almaktan keyif aldığınız çalışma arkadaşlarınız kimlerdi?
- Yayın ekibimiz genellikle 6 kişiden oluşturdu. Birlikte maç anlatmaktan keyif aldığım isim ise Murat Ünlü'dür. Halen görüştüğümüz bu dostuma sağlıklı ömürler dilerim.

* Dünden bugüne, sizin için en değerli Başkan ve Teknik Direktörler kimlerdir?

- Günümüzde en iyi Başkan Ali Koç, Teknik Direktör Fatih Terim. Tüm zamanlarda Başkan Süleyman Seba, Teknik Direktör ise Gordon Milne.

* Sizin maç anlatım dönemlerinizde en çok beğendiğiniz futbolcular kimlerdi?

- Bir çok başarılı ismi izleyip kalitelerine şahit olmuş biri olarak aklımda yer edinmiş olan isimler şöyledir: Rasim Kara, Engin İpekoğlu, İvançeviç, Samet Aybaba, Ulvi Güveneroğlu, Onur Kayador, Semih Yuvakuran, Mehmet Ekşi, Feyyaz Uçar, Metin Tekin, Ali Gültekin, Ariel Ortega, Tanju Çolak, Oğuz Çetin, John Carev ve Okan Buruk gibi isimleri çok beğenirdim.

* Genelde anlattığınız maçlardan sonra gerek çevrenizden ve gerekse hiç tanımadığınız kişilerden ne gibi tepkiler aldınız? Özellikle bu konuda sizi üzen veya mutlu eden söylem veya ithamlarda bulunanlar oldu mu?
- Bir çok olumlu mesajlar aldım elbette. Bir gün yine radyo da Beşiktaş - Galatasaray maçını anlatırken hakem bir oyuncuyu kırmızı kart ile oyun dışına attı. Tam da ben bunu not almak için önüme bakarken, meğer o sırada hakem bir oyuncuyu daha attı. Fakat ben bunu kaçırdım. Bu maçı Kütahya'nın bir köyünde dinleyen bir dinleyicimiz, aynı anda maçı TV'de izleyen bir arkadaşı ile telefonda konuşup, çıkan kırmızı kartı anlatmış. Arkadaşı da çıkan kırmızı kartın bir değil, iki olduğunu söylemiş. Bana çok güvenmiş olacak ki kartın bir olduğunu ısrar edip bu arkadaşı ile bahse girmiş ve tabi ki kaybetmiş. Girdiği bahsi kaybeden dinleyicim bir gün radyodayken telefonla beni arayıp "Ben sana güvenerek bahse girdim ve kaybettim. Bu nedenle de eşimle de aram senin yüzünden bozuldu” deyip telefonu suratıma kapattı. Ben daha sonra o köyün muhtarı aracılığıyla o kişiyle görüşüp hakkını helal etmesini istemiş ve kendisinden özür dilemiş, gönlünü de böylece almıştım.

* Gerek görüş açısı, gerekse rahatlığı bakımından maç anlatmakta keyif aldığınız stadyumlar hangileriydi?
- Bu konuda bir örnek stadyum var. Bu da inanıyorum ki tesadüfen bir spikerin tam da isteyeceği bir şekilde oluşmuş olan eski Ali Sami Yen stadıydı. Gerçekten de maç anlatımı için muazzam bir yapıya sahipti. Stadyum inşaatı için proje hazırlanırken, orada olup bitenleri kamuoyuna aktaran en önemli mecra olan yayıncılık için sadece içini değil, stadyumun diğer bölümlerini de görmek için buna son derece önem verilmeli ve projelerde buna mutlaka dikkat edilmelidir.

* Bir Galatasaray - Barcelona maçında Norman Mapeza'nın kullandığı bir serbest vuruşta kötü vurduğu top farklı bir şekilde auta çıktığı esnade 'NEREYE, NEREYE MAPEZA NEREYE' diye içten içe kızmıştınız. O anları bizimle paylaşır mısınız.
- O kadar büyük paralar alan oyuncuların, bir duran topa bu kadar kötü vurmamalıdırlar. Kaleyi cepheden gören bir yerden kazanılan serbest atışta top köşe gönderi ile kale direğinin ortasına denk gelecek şekilde atılmamalıdır. Ayrıca bu da uluslararası bir maçı olunca haliyle taraf tutmak durumunda kalıyoruz.

* Her gönülde bir aslan yatar derler, sizin de mutlaka tuttuğunuz bir takım vardır. Tutmuş olduğunuz takımın kaç maçını anlattınız ve anlatırken ne gibi zorluklar ve hisler yaşardınız bizimle paylaşır mısınız.
- Gerek radyo da, gerekse televizyonda yüzlerce maç anlattım. Fakat ben en çok Metin, Ali, Feyyazlı Beşiktaş maçlarını anlatmaktan büyük bir keyif alırdım. O dönemlerde Beşiktaşlı olduğumu beyan etmesem de bir çok kişi bunu tahmin edebiliyordu.

* Bir Beşiktaş maçında "Evet Cem Papila Beşiktaş'a 3 kırmızı kart gösterdi ama buna Beşiktaş futboluyla cevap verecektir. Evet belki Zago sert girdi, İbrahim tokat attı ama siz hiç Beşiktaş'ın 3 kırmızı kart gördüğünü gördünüz mü? Hep hakemin suçu bunlar... tabi kar topunu suratina yiyince sinirlendi" diye maçı anlatırken herkes sizin Beşiktaşlı olabileceğinizi hatta olduğunuzu iddia etti. Bu maçtan biraz söz eder misiniz.
- Bu maç ikinci devrenin ilk maçıydı. Federasyon ve Merkez Hakem Kurulu her sezon devre aralarında eğitimler verirler. Fakat bu eğitimlerde hakemlerimize karar verme yeteği öğretilmiyor hakemlere bu veya şu pozisyonlar üzerinden faul veya değil deniliyordu. Örnekler üzerinden eğitim verilmiş oluyor, fakat bazen benzer pozisyonlarda hakemler birbirinden farklı kararlar verebiliyorlar. Ben de o an, siz hiç Beşiktaş'ın böyle pozisyonlarda 3 kırmızı kart gördüğünü gördünüz mü dedim.

* Yıllarca çalışmış olduğunuz TRT'den ayrılırken neler yaşadınız? O an ki duygularınızı bizimle paylaşır mısınız.
- TRT'den 1992 tarihinde  emekli olarak ayrıldım. Sonra özel olarak kurulan televizyonlardan ilk olarak Stav TV'ye geçtim. Yıllarca görev aldığım devlet kurumundan ayrılmanın buruk bir sevincinin yanı sıra, yeni kurulan özel yayın yapan kuruluşa geçmenin heyecanını birlikte yaşadım.

* Geçen gün gitmiş olduğum bir hastanede masada duran Yeni Mesaj Gazetesini'nde sizin köşe yazınıza denk gelip okudum. Sizinle röportaj yapma arifesinde böyle bir tesadüf beni çok mutlu etmişti. TRT'den ayrılıkdıktan sonra nelerle uğraştınız ve yazarlık dışında başka çalışmalarınız var mı?
- Star, Kanal D, NTV, HBB gibi televizyon kanallarında ve Meltem Medya Grubunda çalıştım. Ayrıca gazete olarak da Cumhuriyet ve Türkiye gazetelerinde yazarlık yaparken halen devam etmekte olduğum Yeni Mesaj gazetesinde yazılarıma devam etmekteyim.

* TRT'de yıllarca görev almış duayen bir spiker olarak, bu deneyimlerinizi paylaşabildiğiniz bir mecra oldu mu veya spikerlik eğitimiyle ilgili size gelmiş herhangi bir öneri veya bireysel olarak herhangi bir çalışmanız var mı?
- Bu konuda bana özellikle özel şirketlerden teklifler gelse de, bunu yapabilecek zamanımın olamayacağını düşünerek bu konuda gelen teklifleri reddettim.

* Yılların tecrübeli ismi Akın Göksu olarak genç spikerlerimizden ve spiker adaylarına ne gibi tavsiyelerse bulunmak istersiniz.
- Spor spikerliği bana göre devletin, özel sektörün ve sosyal yapı gibi güçlerin etkisinde kalıyor. Yukarıdan ‘tarafsız ol’ deniyor tarafsız oluyor, ‘bağır diyor’ bağırıyor, yani sosyal yapı ne isterse ona uyduruyor kendini spikerler. Bu baskılardan kendilerini arındırıp, küçük yorumlarla oyunu okumalarını tavsiye ederim. Ve en önemlisi de buna heves eden gençlerin spor spikerliği yapabilmek için ses ve yeteneklerini araştırıp öyle karar vermelerini öneririm. Ses tonu, kelime hazinesi gibi birikimlere mutlaka sahip olmalılar.

* Son olarak Batman'a ve okurlarımıza ne gibi mesajlar vermek istersiniz?
- Beklemediğin bir anda hiç gitmediğim ve görmediğim Batman ilimizin bir gazetecisi olarak röportaj teklifinde bulunarak, şahsıma göstermiş olduğunuz ilgi ve dahası beni unutmayıp hatırladığınız için size çok çok teşekkür ederim. Batman Petrolspor'un Süper Lige yükseldiği günlerde görüşme umudu ve dileğiyle bütün okurlarınıza ve kıymetli Batman halkına selam saygı ve sevgilerimi yolluyorum.

 

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
RÖPORTAJLAR Kategorisindeki Diğer Haberler
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 2. Lig Beyaz Grupta mücadele eden Batman P..
2. Ligin yeni ekibi Batman Petrolspor’un Teknik Direktörü Ahmet Yavuz, ilk ..
BATEX Tekstil firması sahibi ve aynı zamanda Batman Tekstil Sanayi İş Adaml..
Fernas’ın yetiştirdiği meyveler ve ürettiği meyve suları, dünya markası olm..
Merhabalar bu haftaki röportaj konuğumuz, Fenerbahçe ve Sarıyer'in unut..
Merhabalar değerli okurlarımız bu haftaki röportaj konuğumuz 1996-2013 yıll..
RSS
© 2024 - Batman Medya Gazetesi
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=