Asgari ücret ya da düşük ücretlerle çalışanların eline geçen paranın temel ihtiyaç maddelerine bile yetmediğini belirten Topkan, “Çünkü temel ihtiyaç maddelerindeki enflasyon oranı TÜİK verilerinin çok çok üzerindedir. 2021 Merkezi Yönetim Bütçesi de; 1,4 trilyon liralık bir harcama ve 1,1 trilyon liralık bir gelirin, (-) 245 milyar liralık bütçe açığının hedeflendiği bir iktisadi ve siyasi belgedir. Bu belge, ekonomi ve toplumsal sınıflar üzerinde önemli etkilere neden olacak bir politika aracı niteliğindedir. Covid-19 pandemisinin tüm toplumu olumsuz etkileyen aşamaya gelmiş olması mevcut ekonomik krizi derinleştirmekte, çalışmaya uygun nüfusun üçte birinden fazlası işsizken ve yakın gelecekte iş bulma umudunu kaybetmiş durumda iken milyonlarca emekçi ailesi kışa hiçbir gelire sahip olmadığı şartlarda girmektedir. 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’nin Mecliste görüşülmeye başlanacağı ve bu yılın sonuna kadar da devam edecek olan süreç işte böyle bir anda başlamıştır. Bu nedenle de bütçe değerlendirmeleri, bu dönemin belirleyici özellikleri göz önüne alınarak yapılmalı, bütçenin sadece teknik açıdan değerlendirmesiyle ya da siyasal iktidardan istenecek ekonomik taleplerle sınırlandırılmamalıdır. Salgında en ön safta yer alan sağlık emekçilerine yönelik bütçeden ayrılan pay oranında değişikliğe gidilmemiş, “hakkınız ödenmez” denilen emekçiler canları pahasına hizmet üretirken yeni personel alımına pay aktarılmadığı gibi ücretlerinde de artış yaşanmamıştır. 2021 sağlık bütçesi bu haliyle bir utanç belgesidir. Genel olarak 2021 bütçesini ve Sağlık Bakanlığı bütçesini incelediğimizde ana gelir kaynağı, yine yaşamak için çalışmak zorunda olanlardan alınması hedeflenen, doğrudan ve dolaylı vergiler olarak öne çıkmaktadır.