Tarihte en geniş katılımlı insan hakları belgesi olarak tanımlanan Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edildiği belirtilen açıklamada, şöyle denildi; “Modern çocuk hakları ve çocuk adalet sistemi paradigmasına da ışık tutan sözleşme ile devletler; ayrım gözetmeme, çocuğun üstün yararı, yaşama, gelişme ve katılım haklarının güvenceye alınmasına dair temel değerler etrafında birleşmişlerdir. Ancak bu noktada söz konusu değerlerin içselleştirilmesi sorunsalı gündeme gelmektedir. Çok değil, 02.09.2015 tarihinde üç yaşındaki Alan Kurdi’nin sahile vuran cesedi, insanlığın kendisi ile yüzleşmesine neden oldu. Alan Kurdi, ailesi ile birlikte gayri resmi olarak Muğla'nın Bodrum İlçesi’nden Yunanistan'ın İstanköy Adası’na şişme botla geçmeye çalışırken annesi ve kardeşi ile birlikte boğularak hayatını kaybetmişti.
Suriye’deki iç savaş nedeniyle yaşanan kitlesel göçlerde, ülkemizdeki göç yönetimi ve yasadışı göçle mücadeledeki yetersizliklerden en fazla yara alan kesimin çocuklar olduğu; bu süreçte çocukların yaşama ve korunma haklarının ağır bir şekilde ihlal edildiği görülmektedir. Mülteci yoksulluğu, beraberinde çocuk ölümleri, çocuk işçiliği, dilencilik, çocuk fuhuşu ve ticareti de mücadele edilmesi gereken komplike sorunlar olarak artış göstermektedir. Çocuklara yönelik bu risk faktörlerinin ortadan kaldırılması için öncelikle idari kapasitenin güçlendirilmesi, göç yönetimine dair idari mekanizmaların geliştirilmesi, yasadışı göç ve insan ticareti ile mücadelede eden kurumlar arasında etkin koordinasyonu sağlayacak politikalar geliştirilmesi ve eş zamanlı olarak uluslararası işbirliği mekanizmaları oluşturulması, göçmenlerin topluma entegrasyonu için politikalar geliştirilmesi, özellikle çocuk ölümleri, çocuk ticareti ve fuhuşuna ilişkin soruşturmaların bağımsız bir biçimde yürütülmesi, tüm delillerin toplanması, soruşturmanın makul bir süre içinde sonlandırılması gerekmektedir.” Haber merkezi