Batman Barosu eski Başkanı Ahmet Sevim ile Av. Mustafa Yıldız, avukatlık kanununda yapılmak istenilen değişikliği ve değişmesi durumunda yargının önemli ayağı olan savunmaya ne gibi zararlar verebileceğini değerlendirdi. Baroların yapısına ilişkin değişiklik tartışmalarının siyasal iktidarın baroların yapmış olduğu bir açıklama sonrası gündeme getirmesini eleştiren Batman Barosu eski Başkanı Ahmet Sevim, Avukatlık Kanunu’nda yapılacak herhangi bir değişikliğin demokratik yollarla yapılması gerektiğini vurguladı. Tartışmalarda ne toplumsal hukuk ne de meslek ilkelerinin esas alınmadığına dikkat çeken Sevim, "Siyaset kurumunun toplumu dizaynı çabalarına, bir siyasal tartışma üzerinden başlaması anlaşılabilir bir durum değildir. Hukukçuların bunu kabul etmesi de mümkün değildir. Barolar ve avukatlar toplum hukukunu ilgilendiren konularda aktif çalışan bir meslek örgütüdür. Toplum hukuku olduğunda avukatlar itiraz eder, müdahale eder veya önerme yapar. Kendi mesleğinin faaliyetleri ve örgütlenmeleri için edilgen bir tutum takınmaları beklenemez. Farz edelim ki bu değişikliğe ihtiyaç vardı. O zaman avukatlar, demokratik bir zeminde bunu fikri olarak tartışır, fikri olgunlaştırır ve yasa yapıcı ile konuşurdu. Ama siyasetçiler ve siyasi tartışmalar ile başlaması kabul edilemez" diye konuştu.
'SİYASİ İKTİDAR DA KAYBEDER’
Sevim, baroların sivil toplum kurumları, gazetecilik gibi denge sağlayan, sistemin demokratikleşmesi için çalışan kurumlar olduğunu da ifade etti. Fakat baroların kontrol altına alınmak istendiğini belirten Sevim, şunları söyledi: “Barolar bu aralar sadece mesleklerine ilişkin gücünü ifade etmiyor, aynı zamanda demokratik kültüre sahip çıkmak, demokratik yapıyı bozacak yapıya da güçlü bir karşı duruş sergiliyor. Baroların kaybetmesi durumunda ise sadece barolar değil, öncelikle savunma makamı, toplum ve bunu sistemi yok eden siyasi iktidar da kaybedecektir.” Batman Barosu avukatlarından Mustafa Yıldız ise, çoklu baro sistemi ile adaletin daha fazla zarar göreceğini dile getirdi. Bu yönlü tartışmaların yeni olmadığını belirten Yıldız, 2015 ve 2017 yıllarında da Avukatlık Kanunu’nda değişiklikler yapıldığını hatırlattı. Yıldız, Diyanet İşleri Başkanı'nın nefret içerikli söylemleri ve Ankara Barosu'nun karşı çıkışı ile tartışmaların yeniden daha alevlendiğini ifade etti.
‘O ZAMAN ADLİYE DE AÇSIN’
Avukatların toplum hukukunu ilgilendiren tüm konularda insan haklarını korumak için açıklamalar yapmasının siyaset değil, hukuksal olduğunun altını çizen Yıldız, avukatların adaletin güvencesi olduğunu kaydetti. Yıldız, adaletin daha da zayıflayacağını belirttiği çoklu baro sistemi ile siyasi iktidarlara veya X düşünceye yakın baro sistemi yapılarının oluşacağını ifade etti. Yıldız, böylesi bir duruma "O zaman belli bir sayının üstüne çıkanlar, kendine bir adliye açsın veya Yargıtay açılsın birden fazla. Sizce bu olabilir mi? Olmaz, çünkü yargı kişinin görüşüne, siyasal duruşuna, ekonomik durumuna göre karar veremez. Avukatlar ise, yargının kurucu unsudur. Avukatlar kişilerin haklarını arayan savunma makamıdır. Yargı temiz bir sistem olmalıdır. Bir kez leke bulaşır ise bunun altında kimse kalkamaz" sözleriyle tepki gösterdi. Savunmanın yargının içinde hak ettiği konumda olmadığını da dile getiren Yıldız, “İlla bir değişiklik yapılacak ise, savunmanın yargı içindeki konumu güçlendirilmelidir. Bu hukukun gereği olduğu gibi demokrasinin de bir gereğidir. Savunma makamının güçlü olması demek sistemin de meşru olması demektir. Demokratik toplumlarda savunma makamları çok güçlüdür. Çünkü siyasal meşruluğu da sağlayan yargıdır. Savunma kaybeder ise sadece toplum değil, en başta da iktidar kaybedecektir" diye konuştu.