Yöneticiler, resmi hiçbir prosedüre uyulmadan rapor talep etme, haftaiçi- haftasonu, gece-gündüz, resmi tatil vb. zamanların iç içe geçirilmeye çalışıldığı bir çalışma tarzının kabul edilemez olduğu ve gayrı resmi tüm çalışma usullerini meşrulaştırmaya çalışan ve tüm hakları askıya alan bu tarzı reddettiklerini ifade ettiler.
Yöneticiler, “Salgın sonrası sürece ilişkin okullarda yapılacak telafi çalışmaları bağlamında herhangi bir görüş oluşturmak için erken olduğu kanaatindeyiz. Haziran ayında gerek dünya ölçüsünde gerekse Ülkemiz ve yerelimizde salgının etkisini yitirmesi, bilimsel çalışma verileri ışığında okulların açılabileceğine ilişkin bir yol haritasının oluşturulmasıyla okulların açılması planlanmalıdır. Ortaya çıkan yol haritaları ışığında başlayacak eğitim-öğretim sürecinin hayata geçirilebildiği zaman dilimi ve risk oranı deneyimlendikten sonra ihtiyaca göre telafi eğitimleri planlanmalıdır. Öğretmen ve yöneticiler de tıpkı öğrenci ve veliler gibi yaşanan pandemi sürecinden etkilenenler içerisindedir. yani bu toplumun bir parçasıdır. Onları bundan etkilenmiyormuş gibi görmek ve öyle davranmak büyük bir haksızlıktır. Hizmetiçi eğitimden önce yaşanan travmatik durumun normalleşmesi ve kısa devre yapmış hayatın gözeneklerinin açılması, yürünecek yolların belirginleşmesi gerekir. Atalarımızın dediği gibi 'dereyi görmeden paçaları sıvamamak' gerektiği aşikardır. Bu nedenlerden ötürü okulların risk ortadan kalkmadan açılması ve buna dair erken bir planlama yapılması toplum sağlığı açısından çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Böylesi bir adımın salgın sürecine ilişkin ikinci bir dalgayı tetikleyebileceğine dair kaygılar taşımamak mümkün değil. Bilimsel çalışmaları ve Bilim insanlarının görüşlerini temel alalım” diye konuştular. Haber merkezi