Öte yandan kayyımı protesto eden vatandaşlar yerlerde sürüklenerek, sözlü ve fiziksel şiddete maruz bırakılmıştır. Tüm dünyaya hızla yayılan ve binlerce insanın ölümüne neden olan Koronavirüse karşı halk sağlığını savunmak adına şehrin sokaklarını yıkamak, tüm kurum ve eczaneleri dezenfekte etmek gibi etkili çalışmalar, halkın mağdur olmaması için su faturalarının iptali gibi somut adımlar atan HDP’li belediyelere yapılan baskın ve atanan kayyımlar, belediyelerin bu salgınla mücadelesini engellemekte ve halk sağlığını büyük bir tehlikeye atmaktadır. Devlet, halk sağlığını tehdit eden politikalar geliştirmek yerine, salgınla etkili mücadele etmek ve bunu yapan kurumları desteklemekle yükümlüdür. Bu bağlamda; Tüm dünyada Koronavirüse karşı ilaç ve aşı bulmak için etkili çalışmalar yürütülürken, Türkiye’de salgınla mücadele eden belediyelerin çalışmalarının engellenmesi, kamu sağlığının tehlikeye atılmasının gerekçesi nedir? Seçme ve seçilme hakkıyla demokratik temsil ilkelerine aykırılık oluşturan kayyım atamaları Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve Belediyeler Kanununa uygun mudur? Salgın nedeniyle insanların evde kalmasının önemi tüm yöneticiler tarafından vurgulanırken, insanların onlarca polis tarafından evlerinden zorla alınıp, sokaklarda sürüklemesinin gerekçesi nedir?
Kayyım protestosu sırasında polislerin protestoculara yönelik uyguladığı fiziksel ve sözlü şiddetten dolayı, görevi kötüye kullandıkları ve insan haklarını ihlal ettikleri sebebiyle bu polis memurları hakkında ne tür işlemler yapılmış ya da yapılacaktır?”