Nasıroğlu, “Türkiye, günümüzün en büyük dramlarından sivil göçleri durdurmak, sivillerin hayatını güvence altında tutmak ve sınır güvenliğini korumak kapsamında Soçi mutabakatına uygun bir şekilde konuşlandığı İdlib’te rejim unsurlarınca direk hedef alınmıştır. Suriye’de sivil insanların güvenliği ve muhtemel büyük göç dalgası sadece Türkiye’nin sorunu olmamaktadır. Bu insanlık trajedisi başta BM olmak üzere, diğer ulusların da sorunu olmalıdır. Öteden beri sivilleri korumak için çabalayan ülkemiz uluslararası mecrada yalnız bırakılmıştır. Türkiye’nin bu yükü tek başına taşıması büyük haksızlıktır.
‘POLİTİK DESTEK DEĞİL, SAHADA DESTEK BEKLİYORUZ’
Bu bağlamda BM, NATO, AB ve diğer mekanizmalar inisiyatif almalı, politik desteklerin haricinde sahada da bu mücadeleye ortak olmalıdır. Aksi takdirde bu büyük göç dalgasının ve insanlık dramının yükünü tüm kesimler yüklenmelidir. Ülkemizin sivil göçlere yönelik almış olduğu son karar meselenin anlatılabilmesi için yerinde bir karar olmuştur. Güvenlik unsurlarımız sahada iken, siyasi hesaplar uğruna ülke bütünlüğünü zarara sokacak, insanlarımızı kutuplaştıracak, mehmetçiğimizin arazideki mücadelesini sekteye uğratacak her türlü söylem ve fiiliyattan tüm kesimlerin kaçınması gerekmektedir. Bu tarz söylemler düşmanın kurşunundan daha da çok tesir bırakmaktadır. Bu nedenle toplumun tüm kesimlerini itidalli, milli birlik ruhuna uyumlu, kutuplaştırmaktan ziyade kucaklayıcı bir dile davet etmekteyiz. Gün milletçe metin olma günüdür. Haklı olduğumuz davada birlik ve bütünlük içinde hareket edersek üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorunumuz kalmaz.
İş dünyası olarak devletimizin, milletimizin ve askerimizin koşulsuz, şartsız yanında olduğumuzu belirtir, şehit düşen kahraman askerlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa, ailelerine sabırlar dileriz. Milletçe başımız sağ olsun” dedi.