Dr. Taşkın, “Birçok ebeveynin ortak problemi, çocuklarını vaktinde yatıramamaktır. Anne baba “Yatma vakti geldi!” diye seslendiğinde, çocuğun “Karnım acıktı” diye cevap vermesi hemen her evde son dakika krizlerinden biridir. Hâlbuki tam da yatma vaktine denk gelen “Karnım acıktı… Susadım… Tuvaletim geldi…” sözleri, çoğunlukla, açlıktan, susuzluktan veya tuvalet ihtiyacından değildir. Bunlar, genelde, günü bitirmeyi duygusal olarak kabul edemeyen çocuğun, bilinçaltından gelen eylem çağrılarıdır.
Bir başka deyişle, bazı çocukların uykuya direnci, fizyolojik ihtiyaçlarının giderilmemiş olmasından değil, duygusal ihtiyaçlarının doyuma erişmemiş olmasındandır. Duygusal ihtiyaçların doyuma erişmesi, ancak, çocuğun ebeveyni ile bir “duygusal aktarım” yapması ile mümkündür. Duygusal aktarım; düşünceleri paylaşmak, güne ait birikenleri boşaltmaktır. Ve bu ruhsal rahatlamanın “mutlak” şartıdır. Duygusal aktarım aracı, iletişimdir… Çocuk, yatmadan önce konuştukça rahatlar. Rahatladıkça dinlemeye ihtiyaç duyar. Duygusal aktarımı tamamlamamış çocuğu baskı ve zorlama ile yatırmak yerine, daha çok yakınlaşmak gerekir.
Bunun için çocukla yatağının üzerine oturup uyku öncesi en az yarım saat sohbet etmek, günün birikintilerini boşaltması için fırsat vermek, aktarımı tamamladıktan sonra da bir hikâye anlatmak, onun ruhen rahatlamasını ve uykuya geçmesini kolaylaştıracaktır.