Murat Bozkurt kimdir?
1977 yılında dünyanın geri kalmış Türkiye'sinde geri kalmış bölgenin en geri kalmış lakin insanlık bakımından modern Avrupa toplumlarını dahi geride bırakan Bağlar Mahallesi'nde
Dünyaya gözlerimi isyanla açtım. Sasonlu olmanın coşkusuyla Mereto dağının ihtişamlı ve cesur duruşunu örnek alırcasına, alabildiğine dik ve olabildiğince efilefil insanlık esercesine... Gülümseyerek başlamak isterdim hayata. Oysa burada herkes ağlayarak açıyordu gözlerini, bahara, umuda, aşka...
ROPÖRTAJIMIZA KISA BİR ŞİİRİNİZLE BAŞLAYALIMMI NE DERSİNİZ?
HİÇ
Adım: Solmaz HİÇ
Soyadım: ölüm HARİÇ
Bir ses
Bir nefes
Belada bir tas su İÇ
Olmaya dünyada PİÇ
DOĞUM TARİHİM: ağlamaz HİÇ
ÖLÜM TARİHİM: 03.13. 2023
Bu keskin, sert, felsefi, derin ve bıçaksırtı kıvamındaki şiirim beni, seni, onu yani bizi/hepimizi anlatmakla birlikte aynı zamanda derinliğine psikolojik ve sosyolojik çözümlemeler sunmaktadır... Şekil, biçim ve anlam bakımından da şiirde yeni bir tarzı zorlamakta/denemekte...
ÇOCUKLUĞUNUZ NASIL NERDE GEÇTİ ?
Çocukluğum-ömrümün en güzel baharı Batman'da geçti... Bir mahalle çocukluğunun büyütecinde, henüz silahların yeni patlamaya başlayacağı bir intihar sessizliğinde şen şakrak gülüşlerle oyunlarla başladı çocukluğum; suskun ve sessiz... Henüz ötekinin adı konulmamıştı; biz içimizde ötekiyi yaşarken... Pivazo, Mıhemedi Bendayi, Silvanlılar, Ğerziler ve Xiyanlılar ötekiyi zirvelerde yaşıyorduk hep beraberce, insanca; ama mutluyduk... Bir oyun etrafında kardeşliği zirvede yaşayabiliyorduk her seferinde delikanlıca... Kavgalarımız bile o kadar insancaydı ki sonrasında Kardeşliğin destanını dünyaya meydan okurcasına birlikte yazıyorduk... Ben o mahalledeki masal ve hikaye anlatıcısıydım o günden beri ve camide molaların seçtiği elifba eğitmeniydim... Ahmet Kaya sanki bize okuyordu dizeleri ben, Azat, Hamit, Faik, Özkan, Bünyamin ve Siraç'tık. Üç değil 7 güzel adam olsak da ve her ne kadar ben Nazlıcan ve Bedirhan gibi kafiyeli olmasa da isimlerimiz... Bir yandan oyun, bir yandan medrese-cami eğitimi ve bir yandan da yeni başladığım okulla dünya-ahiret dengesini kurmaya başlamıştık bile, çoktan daha günahsızken bile ve ilk günah daha çok uzakken bize... Dünya bizim etrafımızda ve bizim için dönüyordu gerisi ise teferruattı bizim için. Çocukluğumun hikayesinde güneş de ay da bizdik çocukluğumuzun en Sofi Resullü gecelerinde...
ŞİİR YAZMAYA NE ZAMAN BAŞLADINIZ? VE ŞİİRLERİNİZİ TOPLUMA YANSITMA İHTİYACINI NEDEN DUYDUNUZ?
ilk şiir sayılabilecek çalışmalarımı ortaokuldayken başlamıştım, sonra lise ve üniversite derken hep saçmasapan şeyler yazıyordum ve aslında hala öyle biliyor musunuz... Bir derdim var bir duygum, düşüncem var sadece bunu paylaşmak istiyorum okurlarımla insanlarla... Şiir ete süte dokunmalı, şiir dokundurmalı, atomu parçalamalı; şiir kıyısından köşesinden geçmemeli hayatı on ikiden vurmalı... Bu nedenle içinizdekileri ve dünyadaki ezilenleri topluma yansıtmak istiyorsunuz... Topluma rehberlik etmek, toplumu aydınlatmak istiyorsunuz; fakat öncelikle kendimi terbiye ediyor, kendime rehberlik ediyor ve kendimi aydınlatıyorum; yoksa başkasını aydınlatmak ne haddime... Herkes ancak kendine terbiye verebilir, kendi nefsini terbiye etmeli şairce, şiirce... Halkçılık işte budur...
KÜRTÇE BİR ŞİİR KİTABI YAZMAYI DÜŞÜNÜRMÜSÜNÜZ?
Herşey bir gecede oldu bitti. Cezmi Ersöz bir gece okudu ve bana döndü ‘yayınevine gönderiyorum’ dedi. Ertesi günse yayınevi aradı ve ‘şiir kitabınızı basıyoruz’ dediler. Sağ olsunlar edebi değere uygun ve çok iyi görmüşler şiirleri...
Erol Yurdaer'n dediği gibi insanı insan yapacak ve insani bilinç düzeyine hazırlayacak iki şey vardır biri Sevgi biri de İyilik ve bunların dışında bir de Hiçlik vardır...
“300 milyar galaksiden oluşan bir evrende sen olsa olsa bir HİÇ'sin...
Ve biliniz ki, en bilemeyeceğiniz yerin, en göremeyeceğiniz yerin en üstünde yalnız O, yalnız O’nun emri vardır. Ve şimdi siz küçüklüğünüzü böylece görüp, O’ndan, O’nun emrinden şüphe etmenin ne olduğunu düşünün.”
Sonsuzluk... Biz insanlar, sonsuzluk içinde küçük bir nokta bile değiliz. Ama evrende bir yerimiz var. Ve bir ruh varlığı olarak, bu sonsuz yolculukta tekâmül ederek, Yaradan’a doğru gidiyoruz.
Bu gidişte iki büyük kombinasyon vardır. Bunlar, “kuşkusuz sonsuzluk” ve “koşulsuz sevgi”dir...
Kuşkusuz sonsuzluk geometrik bir şekildir. Ve hep yukarıya doğru bir gidiş vardır. Hep bir aşama gerektirir. Ve sonsuzluktur. Hiçbir kuşkuya yer vermez. Koşulsuz sevgi de geometrik bir şekildir ve onda da hep yukarıya doğru bir gidiş vardır. Hep bir aşama gerektirir ve sonsuzdur. Unutmayalım ki, sonsuzluk da bir noktadır ve Yaradan’la bir olabilir ancak.
Manevi anlamda “Hiçlik, Allah'ın yüceliği ve bilgisi karşısında, O’na hayranlık ve saygı duyarak, kendi küçüklüğünün farkındalığını yaşama halidir.” Hiçlikte bilginin getirdiği büyük bir tevazu da vardır. Hiçlik aynı zamanda büyük bir bilgeliktir. Ayrıca hiçlikte kendini, yerini ve haddini bilme hali de vardır.
Evet, yaşam bir sonsuzluktur. Bunu bir bilebilsek!.. Korkularımızdan, kontrollerimizden, kendimizi “ben” dediğimiz duygularımızdan bir kurtarabilsek! Önce kendimizi, sonra herkesi, sonuçta hiçliği sevebilsek!.. Hiçlik kadar küçülebilsek, o noktaya varabilsek!.. O zaman neler olacağını, nerelere varabileceğimizi bir görebilsek!.. Bunu, şimdiki halimizle bir kıyaslayabilsek, bir karşılaştırabilsek!.
Tekrar sonsuzluğa dönelim. Sonsuzluk, uçsuz bucaksız sonsuzluk!.. Bizler bu sonsuzlukta sadece bir noktayız, görünmeyecek kadar küçük bir nokta, tıpkı düşünce gibi, tıpkı bilgi gibi. Düşünün!.. Allah'ın büyüklüğünü, gücünü, bilgiyi ve sevgiyi düşünün!.. Öğrenilen bütün bilgiler ise, küçücük bir nokta. Bu noktaları hep birlikte çoğaltalım, bir çığ gibi büyültelim. Çünkü bu bilginin ve sevginin büyümesidir. Hep birlikte bunun bilincine varalım. Çünkü artık gerçek zamanıdır, uyanış zamanıdır. Bu uyanışı hep beraber yaşayalım!.. Bu ışığı yakalayalım!.. Bunun yolu da doğrunun yoludur. Allah'ın , ilâhinin, sevginin yoludur. İnsan olmanın yoludur, birliğin yoludur. Ve buradaki en büyük bilgi ise “hiçlik”tir. Allah’a, birliğe varmanın yolu hiçlikten geçer. Bunu sakın unutmayalım!..Hiç yoklukta varolabilmektir.... İnsan olabilmektir küçük kalarak, büyüyebilmektir... Hiç bir serüvendi, yolculuktu ve bu yolculuğa Hiç olarak başladık özgürlüğe ulaşabilmek için...
ETKİLENDİĞİNİZ KÜRT ŞAİR VARMI?
Tabiki her kürdün hayalidir,ben de olduğu gibi Kürtçe bir şiir kitabı yazmak/yazabilmek... Bu kitapta da Şerzan'a (Şerzan Kurt) ve anneme yazdığım Kürtçe bir şiir var... Kürtçe şiir de yazıyorum bir yandan bir yandan da Kürtçemi geliştirmeye çalışıyorum... Hem Kürtçe yazabilme becerimi hem de Kürtçe şiir yazma sevdamı büyütmeye çalışıyorum...
Awaz peyman soze
Çep U çiz U bahoze
Nebi çerga Cegerxin,
Buka çiyaye piroze...
Huner çep U çepele
Şev U ROJ here were
Kare me kurda eve
Xebat U keyf U şere
Cegerxin'in hem bugüne hem de yüzyıllar sonrasına hitap edercesine meydan okuduğu bu mısraları duyup etkilenmeme imkanı var mı sizce?
Feqiye Teyran, Molla Ahmedi Ceziri ,Ahmedi Xani, Abdurrahim Mevlevi, Abdulla Goran, Evdale Zeyniki, Ferze ve Piremerd gibi önemli Kürt şair ve yazarların engin ve sonsuz belleklerinden,helbestlerinden beslendim ve çokça etkilendim...
ŞİİR YAZARKEN NASIL BİR RUH HALİNE BÜRÜNÜYORSUNUZ.?
Ben şiirin emek alınteri ve bilgiyle yazıldığına inanıyorum ve Allah vergisi ilham dediğimiz yetenekle birleşince kalemi elinize aldığınızda beyin-ruh ve kalem kendi kendilerine çalıp oynuyorlar... İyi senkronize olurlarsa iyi şiirler ortaya çıkar; lakin halayın görsel ve estetik bakımdan iyi olması için halaybaşı olan kalbin iyi olması lazım... Bazen halay çekersin, bazen acılar çeker ağıt söylersin... Sen hep halay çekmek istiyorsun; oysa yaşadığımız coğrafya sana hep acı, hep ağıt bir ruh hali yaşatıyor; bu şiire de yansıyor. Buna rağmen yine de nazımın dediği gibi çokça umutlu bir ruh hali içinde yazıyorum ve bu şiirlere de yansıyor, böylece arabesk ruh halinden de uzaklaşmış oluyorum.
ŞU ANA KADAR KAÇ ŞİİR YAZDINIZ HATIRLIYORMUSUNUZ?
Afrika'nın kuzeyinde bir serçenin kanadı kırılsa oturup ağlarız kedilerin öksüzlüğüne, kuşların yetimsizliğine yas tutarız... Hele bir de mayamızda aşk varsa ve biraz da hümanizm varsa... Hergün şiirler yazdırtır size Ortadoğu'nun açılmayın beyaz sayfası ve aşk... Şiirlerimin sayısı çok biliyorum; ama inanın sayısını hatırlamıyorum lakin bunların içinde gerçek anlamda şiir olarak çok şiirimi şiircik olarak kabul ederim.
ŞİİR YAZARKEN NELERDEN BESLENİYOR SUNUZ?
Şiir yazarken en çok anne sütünden besleniyorum... Mavi gözlerden beslenirim sonra ki onlar yaşamımın biricik kaynağı 4 çift mavi göz-denizlerim ve türevleri (annem, eşim ve çocuklarım) kocaman yüreklerden, büyük hayat hikâyelerinden, Bilyelerden, kiraz ağaçlarına takılan gömleklerden, yağmurlardan, yağmurun ardındaki hüzünlerden/umutlardan, dengbejlerden, acılardan yani kısaca hayata dair insana dair ne varsa... Halkıma dair ne varsa...
SİZCE SONRADAN ŞAİR OLUNABİLİR Mİ ?YOKSA YOKSA DOĞUŞTAN GELEN BİR YETENEK Mİ ŞİİR YAZMAK.?
Şiir emek, alınteri, bilgi ve yeteneğin yoğrulmasından ortaya çıkan çok lezzetli bir ekmek... Bunlardan herhangi biri eksik olursa ekmeğin tadı tuzu bozuk olur, yenilmez hale gelir ekmek... ve aynı zamanda popülist, oportünist, sağdan-soldan alıntılardan, Facebookvari sözcüklerden, gençlik ve teknoloji trendi sözlerden yani her türlü yapay-suni gübreleme, besleme ve silikonlamalardan uzak durulmalı. Aksi takdirde şiir şiir olmaktan çıkar, çürümüş bir cesede dönüşür ve zehir olur; zehirler insanları-gençliği-insanlığı.
SANATA VE SANATÇIYA VE GENEL EDEBİYATA YAKLAŞIM NASILDIR?.
Sanat insana dair olandır... İnsana dair olanı estetik bir biçimde zevk ve duygu yoğunluğu, derinliği oluşturacak bir şekilde ortaya koymaktır. Yaşadığınız toplumda ve dünyada bir yangın varsa,evinizin önünde ve kalbinizde bir ateş yanıyorsa bu ateşi yazmak zorundasınız estetik bir biçimde propagandist bir dile başvurmadan... Filistin'deki Ali'yi de cizredeki Baranı'da, Gecil'ide, Yasin'ide, Berkin'ide, Hopa'yıda, AlanKurdi'yide, Roboski'yide, Gezi'yide, Escobar'ıda, Kobane'yide, Soma'yıda, Kerbala'da susuzluğa mahkum edilen Hüseyin'ide Yezid'lerle barış militanlığı yaparcasına yazmalı sanat ve edebiyat... Yani karıncadan ayakkabı bağcığına kadar varolan herşeyi yazmak zorunda şair-yazar ve edebiyat; aşkla, hasretle, özlemle saçlarına yıldız düşerken annelerin yıldızlarını koparmadan ve babaların gözlerinden inen yaşlar toprağa düşmeden vurulan gençler, çocuklar misali... Tam da işte bu noktada sanat ve sanatçıya karşı ve direngen oluşturmuş bir gücün varlığı rahatsız edici bir boyutta mahalle baskısıyla ortaya çıkmakta. Sanat ve sanatçı samimi ve objektif aydınlatıcı gerçek duruşunu gösterirse halkçı bir kimlikle bu mahalle baskısı zamanla mahalle desteğine dönüşecektir her dem... Halk sanat ve sanatçısına güvenmeli inanmalı sanatçı da halkın önünde olmalı ve aydınlık olmalı karanlığa hiç düşmeden.
SİZCE ŞUAN KÜRT EDEBİYATI DÜNYA EDEBİYATININ NERESİNDE YER ALIYOR?
Kürt edebiyatı kökünü büyük bir geçmişten ve birikimden almaktadır... Bu en az 5000 yıllık bir birikim olmakla birlikte bütün çevresine Işık olmakta ve sömürülen bir edebiyat olmakta. En bariz örneği benim gibi kendi anadilinde yazamayan şair ve yazarların varlığı. Oysa geliştirmek ve roman dili haline getirmesi gereken bizler anadilimizde yazamıyoruz bile... Kürtçe düşünüp Türkçe yazıyoruz... Dünya edebiyatında hakettiği yeri tekrar bulmalı ve güçlenmeli Kürt Edebiyatı ki buna doğru evrilen çalışmalar da var takdire şayan... Yeni Cegerxin, Ahmedi Xani'ler, Feqiye Teyran'lar çıkmalı Kürt Edebiyatının gerçek dünya edebiyatında hakketiği değere ulaşması için.....
EDEBİYAT SİZİN İÇİN NEYİ İFADE EDİYOR?
Edebiyat aşktır,Kadındır,devrimdir,özgürlüktür ve bunların insanca,edeplice en kısa ve özgün biçimde anlatılma sanatıdır.....
ŞİİR DIŞINDA TİYATRO EĞİTİMİ VERDİĞİNİZİ DUYDUM ? BUNU PROFESYONEL OLARAK MI YAPIYORSUNUZ ?
Nejat Uygur'un Batman sitedeki bir tiyatro oyununu izlendikten sonra başımı okşamasıyla bulaşan tiyatro mikrobu yaklaşık 20 yıldır tiyatro yapmamı sağladı aşkla ve şevkle. Siirt, Batman, Diyarbakır, Aydın, İzmir ve Türkiye'nin her tarafında tiyatro oyunculuğu ve genel sanat yönetmenliği yaptım. Halen Biz Sanat Tiyatrosu'nda oyunculuk ve yönetmenlik yapmaktayım amatörce. Her sene yaklaşık 50 civarında öğrenci eğitmekte ve Türkiye'nin bir ucundan bir ucuna (Diyarbakır, Erciş, Van, Ağrı, Batman, Bodrum, Muğla, İzmir, aydın vb) turneler yaparak oyunlar sergilemekteyiz ve bu oyunlarda genelde kendi yazdığımız oyunları çocuk ve büyük oyunları yazarak...
ŞİİR VE TİYATROYA YENİ BAŞLAYAN GENÇLERE NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
Gençler hayallerinden asla vazgeçmesinler. Kavga edeceklerine birbirlerine küfür edeceklerine, birbirlerini inciteceklerine, kıracaklarına, birbirleri hakkında dedikodu yapacaklarına, iyi ve kötü sürekli üretsinler, şiir yazsınlar, tiyatro yapsınlar her gün biraz daha üstüne koyarak. Sürekli okusunlar ve teni dünyalara uzaydan bakma cesaretine sahip olup yeni pencerelerle bakmayı ve algılamayı öğrensinler. Bir yanı eğitim bir yanı yetenekle donatıp kendilerine ve topluma nefes alınabilir yaşan alanları oluştursunlar her daim yılmadan, cesurca.
AİLEDE ŞİİR VEYA EDEBİYATIN DİĞER DALLARIYLA İLGİLENEN VARMI?
Kardeşim Suat edebiyatçı, amcamın oğlu Cuma Batmandaki ilk tiyatroculardan. Ablam Nezahat şiirler yazmakta, bir amcamın oğlu Hikmet yine sürekli yazmakta, dayımın oğlu Nihat ressam ve ailede varolan fakat günyüzüne çıkmamış gittikçe güçlenen yeni gençlerin de katkısıyla büyüyen ve devleşerek yayılan bir edebiyat-sanat anlayışı var...
İKİNCİ KİTABINIZ ÇIKTI SANIRIM TEPKİLER HANGİ YÖNDE ?
Tek ve ilk kitabım olan ve Bülent Karayel kardeşim birlikte çıkardığımız ‘HİÇ’ adlı şiir kitabı 1.5 ay gibi kısa bir sürede ilk basımı tükenerek Türkiye rekoru kırdı. Şair-yazar Cezmi Ersöz önsözlü ikinci basımda piyasaya çıktı. Tepkiler çok olumlu, öyle ki beklentilerimin çok üstünde. Ben bir derdim var bir duygum var, bir kişiye ulaşsam yeter diyordum o bir kişi şükürler olsun Allah'a binleri buldu ki şiir en az satılan olmasına rağmen. Bunun dışında ikinci şiir kitabım basıma hazır. Hikâyelerim, deneme yazılarım, tiyatro oyunlarım var. Ve şu an hala yazılmakta olan bir roman çalışmam var.
BİZE ZAMAN AYIRDIĞINIZ İÇİN SİZE TEŞEKKÜR EDİYORUM SON OLARAK NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
sizlerle tanışma şerefine Nail olduğum için çok mutluyum. Ve bu mülakatla bize yer verdiğiniz için onore ettiniz beni Spas-teşekürler, herbiji rojnama Medya. Sürçülisan eylediysek afoluna, sürçü aşk eylediysek aşk oluna...
Batman halkına sizlere ve tüm dostlara
İnadına biz
İnadına barış
İnadına kardeşlik diyorum...
Hoşçakalın, Narcakalın...
Portakalca ve papatyaca yaşamlar dileğiyle... sevgi ve sayılarımla...