Her kadının anne olma hakkına sahip olduğunu belirten Afşin, “İnfertil (kısırlık) çiftlerin yaşadıkları sorunların sosyo-kültürel ve psikososyal hayatları üzerinde olumsuz etkileri büyüktür. Kısırlık (infertilite)evlilikte boşanmalara yol açan sorunlara neden olabilmektedir. Kadınlar sık olarak kısır olmaktan üzüntü ve utanç duyarlar. Çocuk sahibi olamamak psikolojik rahatsızlıklara yol açmaktadır. Çiftlerde biyolojik, psiko-sosyal, ekonomik kültürel olarak önemli sorunlar yaratır. Kısırlık nedenleri yüzde 40 kadından, yüzde 40 erkekten, yüzde 20 her ikisinden kaynaklanmaktadır. Kısırlık çocuk isteyen çiftler için stresli bir olay ve çiftlerin ilişkisini yıpratan bir durumdur. Yaşadığımız toplum gibi geleneksel toplumlarda kadının aile ve toplum içindeki statüsünü belirleyen doğurganlığı ile paraleldir. Kısır (infertil)çiftler toplumda çok büyük baskı altındadır ve bu sorunu suçluluk hissi ile herkesten gizleme ihtiyacı duyarlar. Akrabaları ve iş arkadaşlarından sık sık “ne zaman çocuk yapmayı düşünüyorsunuz” sorusuyla karşılaşırlar ev bu tür sorunların yarattığı travmalara karşı desteksiz kalırlar. Problemlerin uzaması ile eşler birbirlerini suçlamaya başlar ve evlilik olumsuz etkilenir. Amacımız çiftleri bu olumsuzluklardan uzaklaştırmaktır. Hekim ve hasta işbirliğiyle çözülmeyecek sorunlar değildir. Uyguladığım tıbbi tedavilerle çocuk sahibi olunabilir ve tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olmak son çare olmalıdır. Bugüne uyguladığım tedavi yöntemleri ile yüzde 90-95’e kadar varan başarılı sonuçlar ile aileler çocuk sahibi oldular. Böylece ekonomik anlamda da kayıplara yaratmadan çocuksuz ailelerin yüzü gülmüş oldu. Yine çocuksuz aile kalmasın diyoruz” diye konuştu. Haber merkezi