Açıklamada, şöyle denildi; “Türkiye’de 2013 yılında barış ve çözüm süreci ile birlikte önemli demokratikleşme adımları atılmış ve asimilasyoncu uygulamaları ortadan kaldırmaya dönük çeşitli adımlar atılmıştı. Bunlardan birisi de Türkiye’de ilkokul çocuklarına her sabah okutulması zorunlu olan “Andımız” isimli metindi. 1932 yılında Eğitim Bakanı olan Dr. Reşit Galip’in, 1933 yılında ilkokul çocuklarına okutulmasını zorunlu kılan “Andımız” isimli metni bir genelge olarak çıkarmıştı. Reşit Galip eski bir İttihatçı olup 1925 yılında Şeyh Said’e ölüm cezası veren İstiklal Mahkemesi’nin hukukçu olmayan bir görevlisidir. Reşit Galip bir Türk milliyetçisidir. Andımız isimli belgeye bakıldığında bu belgenin ırkçı ve militarist olduğu rahatlıkla anlaşılır. Irkçılığı ve militarizmi benimseyen çevrelerin bu metinden yana tavır almaları buna karşı olanların farklı gerekçelerle karşı çıkmaları anlaşılır bir şeydir. Ancak, 1930’lu yıların siyasal ortamından ve Reşit Galip’ten ilham almak siyasal olarak oldukça problemlidir. Ancak bizler insan hakları hukuku bakımından böyle bir metnin ne kadar doğru olduğunu irdelemek durumundayız. Sonuç olarak Türkiye’de etnik olarak Türk olmayan başka etnisitelere mensup milyonlarca çocuk bulunmaktadır. Bunlara her gün “Türk” etnisitesini benimsetmek ve kutsamak pedagojik açıdan problemlidir. Ayrıca çocukların kendi varlıklarını “Türk varlığına” armağan etmeleri militarizmi kutsadığı gibi inanç özgürlüğü hakkına da aykırıdır. Dolayısıyla insan hakları bakımından kesinlikle kabul edilemeyecek bu metnin yeniden okutulmaması için siyasal iktidarın gerekli tedbirleri alması gerekmektedir. Danıştay’ın kararı ile ilgili söylenebilecek tek şey Türkiye’deki yargının insan hakları hukukuna göre değil çeşitli ideolojiler veya başka farklı saiklere göre karar verdiğidir.”