Aneminin, özellikle ülkemizde önemli bir sağlık sorunu olduğunu ifade eden Yeşilbaş, “Öncelikle işe anemiyi kısaca tanımlayarak başlayalım. Oksijen, kanda hemoglobin adı verilen bir proteine bağlanarak taşınır. Anemi, hemoglobin düzeyinin 12g/dL’nin altına inmesiyle tanımlanır. Kadınlarda en sık karşılaşılan anemi türü, demir eksikliği anemisidir. Ayrıca kadınların beslenme alışkanlıklarının erkeklerden farklı olması da anemiye olan eğilimi artırıyor. Hamile kalmadan önce herhangi bir anemi sorunu olmayan kadınlarda gebeliğe bağlı olarak kansızlık ve demir eksikliği durumu ortaya çıkabilir. Bunun temel sebebi, gelişmekte olan bebeğin annenin kaynaklarını tüketmesi olarak tanımlanır. Hamilelikte en sık görülen tipi, demir eksikliğine bağlı anemidir. Demir olmadan yeni kan hücresi yapılamaz. Bu durumda dokulara oksijen taşıyan kan hücrelerinin (alyuvarların) azalması nedeniyle dokuların oksijenlenmesi bozulur. Kaslara yeterli oksijen gitmezse kas yorgunluğu ve halsizlik, beyine gitmezse zihinsel faaliyetlerde aksama ve baş ağrıları, deriye gitmezse soğuğa karşı dayanıksızlık oluşabileceği gibi, rahme ve bebeğe de gitmezse bebeğe ait olumsuzluklar doğabilir. Anemisi olan hamilelerde erken doğum oranının iki katına dek arttığı gözlenmiştir. Aneminin nedenleri; Demir eksikliği anemisinin en sık karşılaşılan nedeni yetersiz demir alımı, Folik asit yetersizliği, Basur ya da benzeri patolojiler nedeniyle kronik kan kaybı, Gelişmekte olan bebeğin annesinin depolarını tüketmesi ve Travma, kaza gibi durumlarda ani ve fazla miktarda kan kaybı. Aneminin tanısı çok kolay. Yapılacak bir kan sayımıyla anemi varlığı saptanabilir. İlk kontrolde yapılacak kan sayımı hamilelik öncesi anemi varlığının anlaşılması açısından önemli. Hamilelik takipleri sırasında kan sayımı 24-28. haftalarda tekrarlanmalı” diye konuştu.