Açıklamada, sokak ortasında yaşanan saldırı hatırlatılarak, şu ifadelere yer verildi; “Bütün yaşam alanlarının erkeğin buyruğuna sunulduğu AKP Türkiye’sinde kadınların yolda yürüme hakkı dahi gasp edilmekte, ülke, erkek şiddeti ile korku devletine dönüşmektedir. Kadına yönelik şiddetin ve tacizin görüldüğü davalarda, yargı üyeleri faillere duydukları sevgiyi dile getirmekte beis görmezken, cezalar ödüle dönüştürülerek en alt sınırdan verilmektedir. D. ve onun gibi binlerce kadın sokakta yürürken, parkta ya da evlerinde otururken, otobüse binerken veya şarkı dahi mırıldanırken iktidardan aldığı güç ve işgal mantığı ile hareket eden erkekler tarafından şiddete uğramakta veya taciz edilmektedir. Yaşanan hiçbir vaka tesadüfi değildir. İktidar tarafından erkeğe sunulan cezasızlık zırhı, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve ölüm olarak dönmektedir. Normalleştirilen her kadına şiddet vakası bir yenisini meydana getirmektedir. Kendisini eşitlikçi ve bir hukuk devleti olarak tanımlayan hiçbir devlet, kadına yönelik şiddete böylesi bi ciddiyetsizlik ile yaklaşmamalıdır. Bu tip saldırıların ve iktidarın bu saldırılara yönelik ciddiyetsiz tavrının, kadınların sokaklardan ve yaşamın tüm alanlarından çekilmesi amacıyla yapıldığının farkındayız. Kadın mücadelesi bu ciddiyetsiz, kadın düşmanı, tekçi ve işgalci zihniyete karşı mücadele etmektedir. D.A. ve onun gibi binlerce kadın bu zihniyete karşı mücadele ediyor ve bu tip ilkel saldırılar karşısında yılmıyor. Ancak yaşamı inşaa eden biz kadınlar sokaktayız, iş yerinde, parklardayız. Otobüslerde, mecliste, yaşamın her alanındayız. Gitmiyoruz! Buradayız! Çürüyen sisteminize çomak sokmaya devam edeceğiz. Yaşasın kadın dayanışması! Yaşasın kadın mücadelesi.”