. 15 Temmuz’un yıldönümünde yapılan açıklamada, geçmişte yaşanan OHAL uygulamaları da hatırlatıldı. Açıklamada, şöyle denildi; “Evet, ülkemizde bir askeri darbe girişimi olmuştur, Evet, demokrasinin inkârı ve temel hak ve özgürlüklerin tamamen ayaklar altına alınması anlamına gelen tüm darbe ve darbe girişimlerine amasız, fakatsız ve ancaksız karşıyız. Evet, son darbe girişiminde bulunanlar Türkiye halklarına karşı bir insanlık suçu işlemişlerdir. Evet, darbeciler hakkında Anayasa ve yasalar çerçevesinde ne gerekiyorsa tüm hukuki işlemler yapılmalı, hukukun üstünlüğüne özen gösterilerek adil biçimde yargılanmalı ve suçlu bulunanlar cezalandırılmalıdırlar. Evet, ülkemizde olağanüstü bir durum yaşanıyor. Bununla birlikte, sözcük olarak aynı olmasına karşın yaşadığımız bu olağanüstü durumla 27 Ekim 1983 tarihinde yani doğrudan 12 Eylül askeri darbe döneminin Bülend Ulusu hükümeti tarafından bizzat darbeyi pekiştirmek amacıyla çıkarılan "Olağanüstü Hal Kanunu" arasında demokratik hiçbir ilişki kurulamaz. Çünkü askeri darbe girişimleri askeri darbe döneminin zihniyeti ve kanunları ile ortadan kaldırılamaz, aksine askeri darbe dönemlerinin zihniyeti daha da pekiştirilir. Bu süreç içerisinde içeride ve dışarıda barış politikalarının geliştirilerek yeniden bir barış ve çözüm sürecinin inşa edilmesi gerektiğini ve demokratik siyasetin önünün açılarak Türkiye’nin kaostan çıkabileceğini, eski OHAL pratiklerini görmek istemediğimizi ve OHAL’in en kısa sürede sona erdirilmesi gerektiği vurgulamak isteriz. Siyasal iktidar OHAL yasasındaki yetkileri kullanmakta ısrarcı olup, “darbe girişiminde bulunan ve bu girişimi gerçekleştiren örgüt ve yapılar çerçevesinde uygulamanın olacağı” gibi sözler vermek yerine doğrudan 12 Eylül askeri darbesi yönetimce 1983 yılında esas olarak askeri darbe zihniyetini pekiştirme amacı ile hazırladığı mevcut Olağanüstü Hal Kanununu derhal kaldırmalıdır.”