16 Mayıs Şehir stadının yanındaki alanda düzenlenen mitinge geniş bir katılımın olduğu gözlendi. Çeşitli pankart ve dövizlerin taşındığı mitinge, Suriye’deki savaştan kaçarak Batman’a yerleşen Suriyeli mülteciler de destek verdi. Ramazan ayı olmasına rağmen ilgi gören mitingde ilk konuşmayı, Hüda Par Genel Başkan Yardımcısı Aydın Gök yaptı. Gök, İslam ülkelerinin bu işgal planına karşı siyonist çeteyle her türlü siyasi, diplomatik ve askeri ilişkilerini kesmeleri ve İsrailli devlet olarak tanımaktan vazgeçmeleri gerektiğini ifade etti. Ardından söz alan Genel başkan Yapıcıoğlu, Müslümanların sadece meydanlara çıkıp bağırıp, çağırarak ve bazı sloganlar atarak evlerine dönemleriyle ortaya konan mel’un kararların geri alınmasını sağlayamayacağına dikkat çekti. Yapıcıoğlu, “Siz Selahaddin’in torunlarısınız. Siz Selahaddin’in torunları ümmeti yeniden ayağa kaldıracaksınız İnşallah. Belki şu an Selahaddin’in yaptığını yapamıyoruz. Belki Mescid’i Aksa için yaptıklarımız bir minber mesabesindedir ama biz, Ümmet, idarecilerden Selahaddin olmalarını bekliyor. Ümmet, Ümmeti idare edenlerin Selahaddin gibi davranmasını bekliyor. Biz meydanlara çıkacağız, Kudüs’ü gündemimiz yapacağız. Biz Mescid’i Aksa, Filistin davasını unutturmamak için elimizden ne geliyorsa yapacağız” dedi.
‘ÖNCE ZİHİNLERİMİZ İŞGALDEN KURTULMALI’
Yapıcıoğlu, “Siyonizm terör şebekesini devlet olarak kabul eder, Kudüs’ün doğusunun Filistin’in başkenti olduğunu kabul ederseniz onlar Filistin’e bir karış toprak bırakmayacaklardır. ‘Biz siyonizme kılıç çekersek bize zarar verirler, siyonizm küresel çapta güçlüdür, bize zarar verir’ diyorsanız korkunuz boşunadır. Zaten siyonizm yapabileceği her şeyi yapıyor. Eğer biz Rabbimizin sizden istediği gibi yaşarsak, hareket edersek… onlar ellerinden gelse bizim tek bir nefes almamıza bile izin vermeyecekler. Onlar ki, menfaatlerine dokunduğu zaman kendi kanlarından, kavimlerinden olan Peygamberlerini dahi öldürenlerdir. Size acıyacaklarını, merhamete geleceklerini mi sanıyorsunuz? Onların bir özelliği daha var. Onlar yeryüzünün en korkak milletidirler. Onlar güçten düştüklerinde gelip size yalvarırlar. Eğer siz onları güçlendirirseniz onları meşru kabul ederseniz, ticaret yapıp, başkent ilan ettikleri yere konsolosluklarınızı gönderirseniz, devlet görüp başkentlerinizde konsolosluk kurmalarına izin verirseniz… bu durumda geldiğimiz nokta ortadadır” ifadelerini kullandı.
Yapıcıoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Bütün ümmetin lanetlediği bir fiili, Müslümanların gözüne soka soka canlı veriyor. Müslümanlar aciz değil, yöneticilerin biraz daha cesur olması lazım. Filistin’deki kardeşim, Fadi Ebu Salah şehid olmuşsa onu öldüren mermi plastikmiş ne fark eder. Silah taşıyıp taşımadığı ne fark eder. Sen işgalcisin. İşgale karşı direnmek bir haktır. Eğer biz izzeti kuşanmazsak bu işgal daha çok devam eder. Eğer biz Kudüs’ün işgalden kurtarılmasını istiyorsak önce zihinlerimiz, yüreklerimiz işgalden kurtulmalı.”
SAVCILARIN SORUŞTURMA AÇMASINI İSTEDİ
İslam ülkelerinin birlik olmasının önemine dikkat çeken Yapıcıoğlu, bu birlikteliğin beraberinde getirdiği bir yaptırımın da olması gerektiğinin altını çizdi. Yapıcıoğlu, “Önce kendimiz birlik olacağız, siyonistlerle ilişki kuranlara karşı yaptırım yapacağız. Yeter mi? Yetmez. Biz Filistin kardeşlerimiz için sadece miting yapıyor, yardımlar topluyoruz. Bu yardımlara silahlar dâhil mi. Onlar kendilerini savunamadığı için siyonistlere ancak taş atıyorlar. Madem siz Filistin’i devlet olarak kabul ediyorsunuz ki zaten dünyadaki ülkelerin dörtte üçü Filistin’i devlet olarak kabul ediyor. O halde onlara gönderdiğiniz mallar doğrudan doğruya Filistin topraklarına gitsin” dedi. Yapıcıoğlu, ilgili mercilere seslenerek şunları söyledi; “Buradan savcılara sesleniyorum! Soruşturma için daha ne bekliyorsunuz? Soruşturma için Adalet Bakanlığından izin lazım. Buradan Adalet Bakanına sesleniyorum. Biz buradan meydanlara çıkıp slogan atarız. Bizim elimizden bu gelir. Siz yetkili bir makamdasınız. Siz, ‘ilişkilerimiz bozulacak’ diye bu izni vermemezlik etmeyin. Bu izni verin ve siyonist çetesinin elebaşlarıyla ilgili soruşturma açılsın. Onlar etraflarına ördükleri duvarların dışına çıkmaya korksunlar. Lütfen, bu soruşturmaların sonucu da Mavi Marmara davası gibi olmasın.”