Becerikli başvurusunda şunları belirtti; “Hasankeyf, bölgeye hayat veren Dicle nehrinin kıyısında bin yıllara dayanan tarihi ile doğanın tarihle sarmalandığı bir antik kenttir. Ünlü taş köprüsü dışında Hasankeyf’te El Rizk Camiisi, Zeynel Bey Türbesi, hamam, yaklaşık 6 bin mağara ve kale gibi pek çok yapı bulunmaktadır. Anadolu’daki ilk yerleşim yerlerinden biri olan Hasankeyf’te toplam 289 arkeolojik sit alanı bulunmaktadır. Bugüne kadar bu bölgenin yaklaşık % 40’ında yüzey araştırması yapılmıştır. Dolayısıyla bu araştırmalar tamamlanmadan Ilısu barajı projesi hayata geçirilirse insanlık tarihi için değerli pek çok tarihi zenginlik gün ışığına çıkarılmadan sular altında kalacaktır. Hasankeyf, UNESCO Dünya Mirası Listesine girmek için gereken 10 şarttan 9’una sahiptir. Bir bölgenin UNESCO Dünya Mirası Listesine girmesi onun dünyaca bilinirliğini arttırarak turizmin gelişmesine yardımcı olmaktadır. Ayrıca söz konusu varlığın koruması için Dünya Miras Fonu (WHF)’tan yardım alınabilmektedir. Bugüne kadar gönüllüler, çevre dernekleri tarafından Hasankeyf'in UNESCO dünya mirası listesine girmesi için Kültür Bakanlığı üzerinden birkaç kez başvuruda bulunulmuş, ancak bu başvurular bakanlık engeline takılmıştır. Hasankeyf, tüm potansiyeline rağmen Kültür ve Turizm Bakanlığının önerisi ve Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen turizm merkezleri (TM) ve Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri (KTKGB) listesine de alınmamıştır. KTKGB bölgeleri tarihî ve kültürel değerlerce zengin ve/veya turizm potansiyeli yüksek olan yerledir ve açıktır ki Hasankeyf ülkemizde bu özellikleri bünyesinde fazlasıyla bulunduran yerlerdendir.
‘BÖLGE HALKI BORÇ İLE EVSAHİBİ OLUYOR’
Hasankeyf tarihi kenti ve Dicle Vadisi, sahip olduğu tarihi ve doğal değerleriyle hem KTKGB olabilecek hem de UNESCO Kültürel Miras listesine girebilecek nitelikteyken, yapımı sürmekte olan Ilısu barajı nedeniyle sulara, dolayısıyla da tarihin derinliklerine gömülme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Kurtarma planı çerçevesinde hangi kültürel/tarihi yapıların Yeni Hasankeyf'e taşınacağı, taşınmanın ne zaman yapılacağı konusu muğlaktır. Ilısu Barajı sadece kültürel ve tarihi değerler üzerinde yıkıma neden olmayacaktır. Batman, Siirt, Diyarbakır, Mardin ve Şırnak illerinde toplam 199 köyü ve Hasankeyf ilçesi ile binlerce insanı etkileyecektir. Yeniden Yerleşim Eylem Planı (YYEP) çerçevesinde yapılan bir ankete göre, etkilenecek insanların büyük kısmı büyük şehirlere göç etmeyi planlamaktadır. Dolayısıyla Ilısu barajı ile Hasankeyf ve Dicle vadisinin sular altında bırakılması sadece bölgeyi değil bu sebepten göç alacak şehirleri de etkileyecektir. Devlet tarafından kurulacak yeni yerleşim yerlerine geçmeyi planlayan bir kısmı yöre halkı ise olmayan paralarıyla borç altına alınmak suretiyle ev sahibi yapılacaktır. Günümüzde artık enerji üretimi için pek çok alternatif yöntem varken, Hasankeyf ve Dicle Vadisinin bir barajla sular altında bırakılması yerine bir doğa ve kültür turizmi merkezi olarak tescillenmesinin bölgenin kalkınması ve bölge insanına iş alanı açması bakımından çok daha faydalı olacağının ve bölge için hayati önem taşıyan binlerce hektarlık verimli alanın sulara gömülmekten kurtarılabileceğinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Tüm bunlardan hareketle, Hasankeyf’in korunması ve gelecek nesillere aktarılmasının bölge ve ülkemiz açısından getireceği yararlara rağmen yıllardır Ilısu Barajı tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmasının ve görevi tarihi, doğal ve kültürel varlıkları korumak ve gözetmek olması gereken Kültür ve Turizm Bakanlığın böylesine bir kültürel ve doğal zenginliğin hak ettiği yeri bulması için hiçbir çaba göstermemesinin nedenlerinin belirlenmesi ve Türkiye'de henüz keşfedilmemiş veya öne çıkarılmamış tarihin kapsamlı ele alınması amacıyla bir meclis araştırması açılmasını talep ediyoruz” dedi.