Soğuk havanın metabolizmayı yavaşlattığını belirten Edebalı, “Ayrıca soğuk kış hava şartlarında ve yağışlı günlerde yeterince spor, egzersiz ve yürüyüş yapılmamaktadır. Soğuk ortamın tetiklediği hastalıklara bağlı olarak da grib vb hastalıklar nedeniyle geçici bile olsa yatağa bağlı kalma ve tedavinin uzun sürmesi immobilizasyon da (hareketsizlik, fiziksel aktivitelerde azalma) metabolizmayı azaltır. Böylece soğuk ortam ve iklimlerde metabolizma hızında yavaşlama, vücutta bazı dengesizliklere neden olmaktadır. Buna bağlı olarak da bazı hastalıklar önem kazanmaktadır.
Soğuk hava şartlarına göre giyinerek soğukluğun sebep olduğu hastalıklardan korunma ve buna bağlı fiziksel aktivitelerde azalma ve hastalıkların verdiği olumsuz yaşamdan korunmuş olur. Güne kahvaltı yaparak başlamak, vücut direncinizi koruyacak ve metabolizma hızınızın yavaşlamasını engelleyecektir. Ana öğün atlamayla daha fazla acıkmanıza ve daha fazla yemenize neden olacağından uzun süreli açlık yerine arada hafif atıştırma ( sık aralıklarla az miktarda ) şeklinde beslenmek daha faydalıdır. Yaz mevsimi kadar olmasa da günde 2-2,5 litre su tüketilmelidir. Soğuk havalarda genellikle sıcak içecekler yanı sıra bağışıklık sistemini güçlendiren A ve C vitamini içeren sebze-meyveler tüketilmelidir. Ancak c vitamini sıcaktan etkilendiği için sıcak içecekler içinde değil soğuk olarak kullanılmalıdır. Sonbahar ve kış sebze-meyvelerinde özellikle yeterli oranda A ve C vitamini içermektedir. Narenciye (portakal, mandalina, greyfurt), havuç, kivi, karnabahar, lahana, brokoli, yeşil yapraklı sebzeler (maydanoz, tere, ıspanak) A ve C vitamininden zengin besinlerdir.Kış yaklaştıkça, vücudumuz ısı değişikliğine uyum sağlayabilmek için harcadığı enerjiyi düşürür. Bununla beraber azalan fiziksel aktiviteye paralel olarak yağ ve karbonhidrat tüketimi de azaltılmalı.
Kış aylarında güneşli günler daha az olduğundan D vitamini ihtiyacında artış olur. Bu nedenle kış aylarında süt ve süt ürünlerin tüketilmesi daha çok önem kazanır” dedi.