Ağrı, Adıyaman, Batman, Bitlis, Bingöl, Tunceli, Diyarbakır, Hakkâri, Kars-Ardahan Barosu, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak ve Van barolarının ortak yaptığı açıklamada, “Şanlıurfa Baro Başkanımız Av. Ahmet Tüysüz’ün, Viranşehir ilçesinde gözaltındaki müvekkilinin duruşmasına gireceğini müvekkiline haber etmek üzere bulunduğu yere gelmiş ve 'ben buradayım' deyip döneceği esnada, sivil giyimli bir polis memuru kaba ve nezaket dışı bir tavır ve üslupla kendisinin üstüne yürümüş, Avukat ve Baro Başkanı olduğunu belirttiği halde 'avukat olduğun nerende yazıyor, ne başkanı olursan ol lan' cevabıyla karşılaşmış ve baro başkanımız kameraların önünde diğer polis memurlarıyla beraber kollarına girilmek suretiyle zorla savcının odasına götürülmüştür. Baro başkanımızın özellikle savcı odasına götürülme sebebi bu odada kameraların bulunmamasıdır. Savcının odasında ve bizzat savcının huzurunda bu uygulama devam etmiş, savcının hiç istifini bozmaması ve yerinden kalkmamasından da aldıkları cesaretle bahsi geçen polis memurları baro başkanımızı kollarından sıkarak ekimoz oluşturacak şekilde çirkin muamelelerini sürdürmüşlerdir” denildi.
‘SAVCININ SESSİZ KALMASI DÜŞÜNDÜRÜCÜ’
Bölge baroları sürecin takip edileceğini belirttikleri açıklamanın devamında, “Cumhuriyet Savcısının, odasında yaşanan bu hukuksuzluğa, bu çirkin muameleye sessiz kalmış olması ve göz yumması ayrıca düşündürücüdür. Hukuku uygulamak ve sağlamakla görevli Cumhuriyet Savcısının bu tavrı polis memurlarının tavrından çok daha üzücüdür. Şanlıurfa Baro Başkanımıza yapılan bu çirkin saldırı onun şahsında tüm savunma meslektaşlarına yapılmıştır. Bölge baroları olarak talebimiz hukuk dışı muameleyi gerçekleştiren polis memurları başta olmak üzere sorumluluğu ve ihmali bulunanların derhal açığa alınarak haklarında etkin bir soruşturmanın başlatılmasıdır. Ayrıca ilgili savcı hakkında HSK derhal soruşturma başlatmalı ve bu aşamada kendisini açığa almalıdır. Bölge baroları olarak konunun sonuna kadar takipçisi olacağımızı herkes tarafından bilinmesini özellikle belirtmek isteriz. Son dönemde savunma hakkı ve avukatlık mesleği üzerinde yoğunlaşan kısıtlama ve işlevsizleştirme uygulamaları, geniş bir şekilde bu toplantıda ele alınmıştır. OHAL kapsamında çıkarılan KHK'lar ile bir taraftan avukatların yürüttükleri savunma faaliyetleri kısıtlanırken avukatlara dönük soruşturmalar ile de avukatlık mesleği üzerinde baskı oluşturulmaya başlandığı değerlendirilmiştir” denildi.