Türkiye'de nefret suçlarının tümünün yaşandığını belirten Başaran, devletin bizzat nefret suçu işlediği ya da nefret suçuna ortak olduğunun görüldüğünü vurguladı. Nefret suçlarının çoğu zaman cezasız bırakıldığını kaydeden Başaran, “Kürtler, göçmenler, mülteciler, en çok nefret suçları dolayısı ile saldırıya uğrayan gruplar olmuştur. Ayrıca özel olarak mültecilere yönelik nefret suçlarında ciddi bir artış olmuştur” dedi. OHAL'le birlikte nefret suçlarının daha da arttığına dikkat çeken Başaran, önergesinde şu ifadelere yer verdi; “Nefret suçlarında mağdurla aynı özelliklere sahip toplumsal grup da korkutulur ve onlara gözdağı verilir. Hedeflenen grubun diğer üyeleri sadece gelecekteki yeni saldırılar riskini değil sanki saldırının mağduru kendileriymiş gibi hissederler. Eğer hedef alınan grup tarihsel olarak ayrımcılığın mağduruysa bu etkiler katlanır. Suçun manevi unsurundaki bu yoğunluk ve çarpan etkisi ceza politikası gereği ayrıca ele alınmalıdır. Bu nedenle hukuk sistemimizde nefret saikinin ve nefret suçunun ayrıca tanımlanarak daha ağır yaptırımla karşılanması gerekmiştir.”