Yaşanan gelişmelere değinen Atalan, şunları söyledi; “Geliştirilmek istenen savaş politikalarını, IŞİD katillerinin başta Suruç olmak üzere geliştirdikleri katliamlarını onların iç ve dış destekçilerini protesto etmek, barış yolunda sesimizi yükseltmek için Batman Belediye Eşbaşkanı, HDP Batman il ve ilçe yöneticilerimiz, DBP Batman il ve ilçe yöneticileri ve halkımızla beraber 26 Temmuz 2015 Pazar günü saat 20.30’da Batman Belediyesi önünde basın açıklaması yapmak için toplandık ve basın açıklamasına başlamadan polisin gayri hukuki ve gayri insani müdahalesine maruz kaldık. Milletvekili olarak güvenlik güçleriyle konuşmak istememe rağmen yanlarına yaklaştırmadan tazyikli su ve biber gazlı müdahalede bulundular. Çocuklar başta olmak üzere barış için toplanan herkes atılan biber gazından etkilendi. Bu esnada hastane önünde kullanılan biber gazı hastanedeki yeni doğan yoğun bakım ünitesindeki bebekleri ve diğer hastaları ciddi şekilde etkileyerek yaşamlarını tehlikeye sokmuştur.Barışı dile getirmek için demokratik hakkımız olan basın açıklamasına bile tahammül gösterilmedi. Batman Valisi Azmi Çelik ile yaptığım telefon görüşmesinden olumlu bir sonuç alamadığım gibi kendisi müdahalenin yasal olduğunu söylemekle yetinmiştir.”
‘TÜRKİYE’NİN BARIŞA VE ÇÖZÜME İHTİYACI VAR’
Partilerine yönelik bir operasyonun başladığını ifade eden Atalan, şöyle devam etti; “24 Temmuz 2015 itibariyle sonu belirsiz bir sürece itilen Türkiye’de, bütün illere yayılan, partimizi ve bileşenlerini kapsayan siyasal gözaltılar, Kürdistan Federal Bölgesi’ne yönelik ağır bombardıman, çeşitli basın ve iletişim kuruluşlarına yönelik engellemeler, çeşitli sivil toplum kuruluşlarına yapılan polis baskınları önümüzdeki günlerin Türkiye toplumu açısından son derece sıkıntılı geçeceğinin göstergeleridir. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından görevlendirilen bir ara rejim ve savaş kabinesi durumuna düşen hükümetin savaş kararı alma yetkisi olmadığını tekrarlıyoruz. Bir kez daha ve güçlü bir biçimde, Türkiye’nin barışa ve çözüme ihtiyacı olduğunu, toplumsal, tarihsel ve siyasal sorunlarımızın çözümü karşılıklı diyalog, müzakere ve demokrasiyle olması gerektiğini söylüyoruz.Bu tarz faşizan saldırılar barış, demokrasi ve özgürlük mücadelemizde kararlılığımızı arttırma dışında hiçbir işe yaramayacaktır. Toplanma ve gösteri yürüyüşü hakkı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 34. maddesinde güvence altına alınmış durumdadır. Bu hükme göre, “Herkes, önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” Diğer yandan bu özgürlüğün, Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesinde de güvence altına alındığını hatırlatarak özgürlüğümüzü elimizden almaya çalışanlar ve halkımıza zalimce saldırıda bulunan sorumlular hakkında yasal hakkımızı ve siyasal tepkimizi kullanacağımızı bildiriyor, yaşanan saldırıları kınıyoruz.” Haber merkezi