Bu şekilde hakikatin dile gelmesini engellemeye çalıştıklarını belirten Dadak, “Türkiye her geçen gün daha fazla haksızlığa, hukuksuzluğa ve zorbalığa sahne oluyor. Muhalefet partilerinin başkanları ve milletvekilleri, gazeteciler, belediye başkanları, akademisyenler, sanatçılar, öğrenciler, emekçiler, kadınlar, gençler kısaca hükümetin politikalarını eleştiren ve muhalif duruş sergileyen herkes çeşitli düzeylerde baskı ve tehditle karşılaşıyor. Çünkü herkesi susturmak ve sindirmek istiyorlar. Muhalif ekranların karartılması, derneklerin, gazete ve dergilerin kapatılması, sosyal medyadaki eleştirel ifadelere dahi dava açılarak sosyal medya hesaplarının kapatılması iktidar sahiplerinin hakikatin gücü karşısında kapıldığı korkuyu gösteriyor. Irkçılık yaparak, dini duyguları sömürerek iktidarlarını korumak istiyorlar. Böylesi bir tabloda, OHAL ve KHK’ler ile haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen, işsiz bırakılan yüz binin üzerinde insanı ve ailelerini açlıkla terbiye etmeyi, sahip oldukları gücün karşısında boyun eğdirmeyi hedefliyorlar. Bu nedenledir ki “işimi geri istiyorum” diyerek süresiz, dönüşümsüz açlık grevine başlayan ve yarın açlık grevinde 100. güne girecek olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı da gözler önünden kaçırmak, bir hakikatin dile gelmesini engellemek istiyorlar. Eğitim Sen olarak hükümete yaptığımız çağrımızı yineliyoruz. Gözleriniz var görün, kulaklarınız var duyun! Üyelerimiz Semih Özakça ve Nuriye Gülmen’in hemen serbest bırakılmasını ve taleplerinin süratle karşılanarak yaşamlarına sağlıklı biçimde devam edebilmelerini istiyoruz” dedi.