Terzi, “Guatr (Tiroid) kanserleri endokrin sistem kanserleri içinde en yaygın olarak görülen kanser türleridir. Tiroid kanserlerini iki ana gruba ayırabiliriz. İyi diferansiye ve kötü diferansiye tümörler ayrılırlar. Bu kanserlerin yüzde 90 ı iyi diferansiye grubundadır. Başka bir ifadeyle tiroid kanserlerinin yüzde 90’ı tamamen tedavi edilen ve vücutta bilinen en iyi kanserler sınıfındadırlar. Guatr bezi boyun ön tarafında yerleşen yaklaşık 15 gr ağırlığında hayati bir organdır. Ülkemizde yaygın olarak guatr bezinin büyümesi bir hastalık olarak bilinir. Ancak guatr bezinde büyüme olmadan da birçok hastalık oluşabilir. Guatr kanserleride başlangıçta çok küçük oldukları için dışardan fark edilmezler. Bu nedenle guatr hastalıkları için özellikle Ultrasound görüntüleme çok önemlidir. Tiroid kanserleri açısından risk faktörü olan hastaları şu şekilde özetleyebiliriz. ‘Özellikle ergenlik döneminde boyun bölgesine radyasyon almış hastalar, Ailede tiroid kanseri öyküsü olan hastalar, 15-20 yaş altında nodül saptanan hastalar, İleri yaşlarda nodül oluşan hastalar’. Erkek hastalarda görülen nodüller kadınlara oranla 3 kat daha risklidir. Guatr kanseri tedavisinde en temel tedavi guatr bezinin çıkarılması ve ardından yapılan radyoaktif iyot tedavisidir. Son yıllarda kanserler erken dönemde yakalandığında birçok hasta radyoaktif iyot tedavisi almaksızın tamamen tedavi edilebilmektedir. Halk arasında yaygın bir inanış olan “kansere bıçak değerse tümör artar” tabiri kesinlikle yanlıştır. Hastanemizde tiroidle ilgili her türlü cerrahi işlem yapılmaktadır. Özellikle guatr kanseri konusunda kliniğimizi bir guatr kanseri merkezi yapma hususunda tüm hızla ilerlemekteyiz. Birçok merkezde yapılmayan boyuın diseksiyonu ve trakea rezeksiyonu gibi komplike işlemleri hastanemizde yapmaktayız. Son olarak Guatr kanseri olan hastalar kesinlikle ameliyattan korkmamalı çünkü sonuçlar çok çok iyi” dedi.