Açıklamada, şöyle denildi; “16 Mart 1988 yılında Irak devlet güçleri tarafından Kürdistan kenti Halepçe’de girişilen kimyasal ve biyolojik silah saldırısı sonucunda 6 Bin 300 sivil Kürt yaşamını yitirdi ve binlercesi de yaralandı. 1983 ile 1989 yılları arasında Berzan bölgesinde Kürtlere karşı başlatılan ve Halepçe’ deki kimyasal saldırı ile doruğa çıkan Enfal operasyonları kapsamında yapılan saldırılarda; 185 bin Kürdistanlı katledilirken, Güney Kürdistan’ın 4000 köyü yerle bir edildi. 1800 okul, 300 hastane, 3000 camii ve 27 kilise yakılarak yok edildi. Soykırım suçu, uluslararası sözleşmelerle “insanlığa karşı işlenmiş suç” kabul edilirken Halepçe’de Irak devleti tarafından 1988 yılında işlenen soykırım suçu karşısında Irak devletinin Batılı devletlerle güçlü ticari ve siyasi ilişkilerinin olması nedeniyle ciddi bir tepkiyle karşılanmamıştır. Aynı şekilde Halepçe soykırımından üç gün sonra Kuveyt’te toplanan İslam Örgütü’ne üye devletler tarafından da bir tepki gösterilmemiştir ve işlenen soykırım suçuna karşı tepki birkaç ülke ile sınırlı kalmıştır. Tarihte “Soykırım suçu”nun ilk kurbanları olan Ermeni ve Yahudiler, tarihlerinden ders çıkartarak kaderlerini tayinle devlet güvencesine kavuşarak kendilerine dönük soykırım tehlikesini bertaraf ettikleri görülürken Kürt halkının devlet güvencesinden yoksun oldukları ve en son IŞİD organizasyonu/örgütünce Güney, Batı Kürdistan’ı Şengal ve Kobane’de gerçekleştirilmek istenen soykırım girişimiyle yüz yüze kaldıkları görülmektedir. İnsan hakları savunucuları olarak, Halepçe soykırımı yıl dönümü vesilesiyle soykırım kurbanlarını anarken “soykırım suçu”nu kınadığımızı belirtir; Halepçe’de işlenen soykırım suçunun Birleşmiş Milletler’e üye ülkelerce kabul edilerek suç faillerinin cezalandırılmasını talep ediyoruz.”