Menü

Batman Medya Gazetesi

Geri Dön

Seda ERTUĞRUL:
BATI TRAKYA TÜRKLERİ-1

29 Haziran 2021, 17:27

Hayatımızın her dönemini farklı yaşarız. Bazen iyi zamanlar geçiririz, bazen de
kötü zamanlarımız olur. Her anımız her anımıza uymaz, uysaydı eğer, hayat akıl
almaz bir monotonluk ve sıkıcılıkla geçerdi. Fakat bir gerçek var ki dünyada
yaşayan bütün insanlar, hayatlarının her evresinde iyi yaşamak ve mutlu olmak
isterler. Hiçbir zaman kötü bir yaşamı seçmek istemezler. Mutluluktan yana olurlar.
Bu yazdıklarıma istinaden size Batı Trakya Türklerinden bahsetmek istiyorum. Batı
Trakya Türklerinin yaşadıkları zorluklardan ve zulümlerden kaçışlarını yazı dizisi
olarak yazmak istiyorum. İlkyazı dizime Batı Trakya Türklerin tarihini anlatarak
başlamak istiyorum.
Batı Trakya bölgesi tarihimiz açısından önemlidir. Osmanlı Devleti’nin dağılma
döneminde bir çok devletlerin bölge üzerindeki sinsice davranışlarıyla birlikte,
bölge üzerinde oynanan oyunlar ve buna karşılık Türk Devleti’nin ve halkının bu
oyunları bozmaktaki mücadeleleri, Batı Trakya’nın tarihsel ve efsanevi boyutu
hakkında bize bazı fikirler verebilir. Günümüzde halen geçerliliğini koruyan ve
Türk-Yunan ilişkilerini etkileyen Batı Trakya’nın, tarihini incelediğimizde, önemli
özellik olarak, Osmanlı askerlerinin ve bölge halkının kurdukları Batı Trakya Türk
Cumhuriyeti’dir. Balkan Savaşları sonrasında Batı Trakya’da Türkler ve Pomaklar
başta olmak üzere çoğunluğu Müslüman ahali tarafından kurulan 3 ay süren bir
devletti. Kuva-yi Milliye tabiri ilk defa Batı Trakya mücadelesinde kullanılır. Bu
hükümet Osmanlı Devleti tarafından tanınmamıştı. Yunanistan, Batı Trakya
bölgesine o dönemlerde, siyasi sebeplerden dolayı böyle bir devlete sıcak
bakıyordu, hatta kendi iradesi ile Dedeağaç'ı bu devlete teslim etmişti. Bulgaristan
ve Osmanlı Devleti ise yine siyasi sebeplerden dolayı bu devletin sonunu istediler.
Devlet sadece 55 gün yaşadı.
Türk Milli Mücadelesinin simgesi olmuş, Kuva-yı Milliye (Milli Kuvvetler) adına
1913 yılında rastlıyoruz. Balkan Savaşı devamı resmi sınırı aşarak, Batı Trakya’da
ilerleyen Teşkilat-ı Mahsusacıların, Binbaşı Süleyman Askeri Beyle, Kuşçubaşı
Eşref Bey`in liderliğinde, yöre halkıyla, gönüllü milislerle kurdukları Batı Trakya
bağımsız Türk Cumhuriyeti’nde, merkezi Gümülcine`de olan bu devlet, 31 Ağustos
1913`ten, 25 Ekim 1913`e kadar yaşamıştır. Bu hükümetin ordusunda Kuşçubaşı
Eşref Bey`e Kuva-yı Milliye Kumandanı unvanı verilmiştir. Ayrıca Manastırlı
Hüsrev Sami ile Cihangiroğlu İbrahim Beyler de Kuva-yı Milliye Müfreze
komutanlarıdır. Önemli bir husus da, bir Türk devleti ilk kez "Cumhuriyet" adını da
bu devlet de kullanmıştır.
Bağımsızlığını yeni kazanan Balkan devletlerinin birleşerek, Osmanlı Devleti'ne
sırayla Karadağ, Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan’ın harp ilanları I. Balkan
Savaşı’nın başlangıcını oluşturur. Osmanlı Devleti bu savaşa hazırlıksız
yakalanmıştı. İkmal ve Levazım Teşkilatı'nın bozuk olması, muharebe gücü
yüksek, deneyimli 120 tabur askerin terhis edilip Anadolu'ya gönderilmesi, askerin
beslenme sıkıntısı, aynı zamanda ordunun siyasete karışması sonucu komutanlar

arasında oluşan anlaşmazlık ve Balkan devletlerinin birleşmesine ihtimal vermeyen
Osmanlı Devleti'nin sorumsuzluğu bu savaşın aleyhimizde sonuçlanmasında
belirleyici olmuşlardır. Osmanlı ordusunun kısa sürede dağılması, Ekim sonlarında
Bulgaristan'ın Çatalca önlerine gelmesine ve Osmanlı Devleti’nin Makedonya’yla
irtibatının kopmasına neden olmuştur. Sırpların Üsküp’e girmesi ve Arnavutluğun
işgal edilmesi artık Balkanlarda söz sahibi olmadığımızın göstergesidir. I. Balkan
Savaşı sonucunda 30 Mayıs 1913'te Londra Antlaşması imzalanmıştır. Bu
antlaşmaya göre Midye-Enez hattının batısında kalan bütün topraklar Balkan
Devletlerine bırakılmış, Bulgaristan Dedeağaç ve Kavala arasındaki toprakların
sahibi olarak Ege Denizi'ne çıkmış ve Osmanlı Devleti'nin batıdaki tek sınır
komşusu olmuştur.
Osmanlı'dan aldıkları toprakların paylaşılması konusunda birbirleriyle tutarsızlığa
düşen Balkan Devletlerinin farklı menfaat algılamaları II. Balkan Savaşı’nın
temelini oluşturur. Romanya’nın da çatışmalara intikali savaşa geniş bir boyut
kazandırmıştır. Sofya merkezli çıkan bu savaş Bulgaristan’ın fazlaca
hırpalanmasına neden olacaktır. Bulgaristan’ın içinde bulunduğu açmazdan
faydalanmayı bilen Osmanlı Devleti Türkler için namus demek olan Edirne’yi geri
almıştır. Bu savaş sonunda Osmanlı Devleti’yle Bulgaristan arasında İstanbul
Antlaşması imzalanmıştır. Antlaşmaya göre Edirne ve Kırklareli Osmanlı
Devleti’ne geri verilirken; Yunanistan ile Osmanlı Devleti arasında da Atina
Antlaşması imzalanmıştır.
* Devam edecek

Seda ERTUĞRUL Tüm Yazıları

© 2024 - Batman Medya Gazetesi

Normal Siteye Dön

,